0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

Yorumlarınız

Yeni kitabım çıktı. Bunu biliyorsunuz zaten.

Hepiniz büyük bir cömertlikle facebookta yeni kitabıma dair yorumlar yazdınız. Hem Karacasu içinden hem de dışından yüzlerce yorum yazdınız.“Kutlamalar, teşvik eden sözler, konuya dair düşünceler, sevinçler…”vardı bu yorumlarda.

Yeni çalışmalarıma yön verecek uyarılar var mı diye hepsini bir bir dikkatle inceledim.

Bu yazımda sizlerin yazdıklarınızı sizlerle paylaşmak, yorumlar yapmak istiyorum. Amacım benim için yazılanları yazmak değil elbette. Esas amacım Karacasu’da ve Karacasu dışında ne kadar birikimli, uyanık, kültür varlıklarına duyarlı insanlarımız var bunu göstermek.

Bir kitap yazmak öncelikle bir özgüven işi.

Kendinizle barışık olacaksınız veya olmak zorundasınız. Çünkü o eserde yazılanlar aslında okuyucuya; yazarın birikimini, zekasını, dil becerisini, kurgulama gücünü, estetik ilgilerini…vs. gösterir. Yani yazarının beyninin içini okuyucuya taşır.

Kitap çıktığında tıpkı sözün ağızdan çıkışı gibi artık yazar kitabına egemen değildir. İş okuyucuya kalmıştır. Sözü bundan sonra okuyucu söyleyecektir. Beğenecek, beğenmeyecek, hadi canım diyecek belki de…

Onun için her şeyi kabul eden bir özgüveniniz ve eleştiriye tahammülünüz olacak.

Kitap yazmak bir emek işidir de…

Yazdığınız ne olursa olsun bütün yazma çalışmaları bir ön hazırlık gerektirir. Dokümanlar bulacaksınız, belgeler araştıracaksınız, fotoğraflayacaksınız, daha kitap bitmeden kitabın son hâlini beyninizde göreceksiniz. Oturup her şeyi bir sıraya ve düzene koyup durmadan yazacaksınız. Günleriniz, geceleriniz bilgisayar başında geçecek. Kitaptakilerin belki beş katı kadar her harf için tuşlara dokunacaksınız. Çıktılar alacak, düzeltecek, tekrar çıktılar alacaksınız. Beğenmediğiniz kısımları oturup tekrar yazacaksınız.

İş bununla da bitmez. İşin en zor yanlarından biri de kitabın baskı için hazırlanması, mizanpajının yapılması, puntoların seçilmesi; kâğıt cinsine karar verilmesi; kapağın tasarlanmasıdır.                    Sonra da son çıktının dijital baskı ile birebir aynısı olarak tekrar alınmasıdır.

Bu son çıktıyı sevinçle alıp oh be bitti derken saatlerce ve defalarca metni tekrar tekrar yine okursunuz ve bir yerde eksik kaldı mı endişesinden kurtulamazsınız.

Sonra makineler çalışır, silindirler döner; hayalleriniz, istekleriniz, düşünceleriniz elinize tertemiz bir kitap olarak geliverir.

Çocuklar gibi sevinirsiniz. Kendinizi avuttuğunuz dünyada bir işi de başarmanın gönencini yaşarsınız.

Kitap okuyucuya yavaş yavaş ulaşırken olumlu ve olumsuz eleştirileri almaya başlarsınız.

Yukarıda bu yazının amacını yazmıştım.

Kitabın çıkışıyla beraber sizin beyninizde oluşan ve facebooka düşen  beni hep isteklendiren, destekleyen yorumlarınızdan söz etmek.

Yüzlerce yorumu bana gönderdiğiniz için hepinize teşekkür ederim.

Bu yorumların pek çoğunda: “Teşekkür edip beni kutluyorsunuz. Hayırlı olsun.” diyorsunuz.

Bir de daha uzun yazıp yorumlar ekleyenler de var: Onlardan isim vermeden söz edeceğim. İşte, sizin kitapla ilgili saptamalarınız:

1-Bu kitap, Karacasu kültür varlıklarının ne kadar kadim ve değerli olduğunu kanıtlıyor. Hemen yakınımızdaki Afrodisias kültürüyle entegrasyonu gösteriyor.

2-Karacasu’daki Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerine; geçmişten geleceğe ışık tutuyor.

3-Bu ve buna benzer eserler bizden sonra gelecek nesiller için çok değerli kaynak olacak.

4-Kişisel gayretlerinizi, geçmiş ve gelecek arasında bir köprü kurmak doğrultusundaki çalışmalarınızı; aidiyet duygusunu geliştirmenizi çok önemli buluyorum.

5-Kitap okunduğu an beynimizdeki Karacasu hayalinde köklü değişiklikler olacaktır.

6-Bu kitap Karacasu’ya bir armağanınız olmuş. Ne güzel düşünmüşsünüz.

7-Karacasulu olmaktan gurur duyuyorum.

8-Kıymetini bilen çok olsun.

9-Bakmak ve görmek başka şeylerdir.

Benim için yazılanlara gelince:

10-İlçemiz tarihine ve sosyal olgularına verdiğiniz hizmetler için sizi kutluyorum.

11-Karacasu kültür varlılarını belgeleme ve geleceğe taşıma gayretlerinizi hemen yakınınızda yaşadım.

12-Yüreğinizdeki Karacasu sevdasını bizlere, geriden gelenlere miras bıraktınız.

13-Bir Karacasulu olarak beni yine kendinize karşı borçlu hissettirdiniz.

14-Kitapta, dün olduğu gibi bugün ve yarın,  Karacasuluların  ortaklaşa pek çok proje gerçekleştirebileceğini gördüm.

15-Hâlâ bizlere bir şeyler öğretme çabanızı yürekten kutluyorum.

16-Söz konusu eserlerle Karacasu’yu sürekli gündemde tutarak bu duygu ve düşüncelerinizi bize ve gelecek kuşaklara aktarmayı âdeta millî bir görev gibi algılıyorsunuz.

17-Durmuyorsunuz.

Bu yorumları ana hatlarıyla size sunarken isim yazmayacağımı söylemiştim. Beni bağışlarsanız iki yorumu hem içerikleriyle hem de kendi yorumlarımla sunacağım.

Birincisi değerli öğrencim, Resim Öğretmenimiz Yıldız Duman Ercan’ın yazdıkları. Şöyle diyor: “Karacasu’da pek çok ilke imza attınız. Kıymetinizi bildiler mi, bilmiyorum. Ama siz hiç bunları düşünmediniz ve ideallerinizden asla vaz geçmediniz.”

Bu yorumu okuyunca durdum, düşündüm. Buruk bir gülümsemeyle de olsa huzur duydum. Eski öğrencim 70 yaşını geçmek üzere olan öğretmenine:” İdeallerinizi gerçekleştiriyorsunuz.” diyordu. 70 yaşında idealleri olmak, başkaları için, kasabamız, vatanımız için bir şeyler üretmek duygularını bana yakıştırıyordu. Çok şanslıymışım diye düşündüm.

İkincisi de değerli ağabeyim Türkçe Öğretmeni Niyazi Kuruoğlu’nun yorumu: “Karacasu için yaptığın hizmetleri DUYDUĞUN HEYECANLARI VE SEVİNÇLERİ biliyorum, kutluyorum.” şeklindeydi.

Aydın’daki günlerimizin hemen hemen hepsi Niyazi ağabeyimle geçer. Olgundur, dikkatlidir, saygılıdır, sağduyuludur. Hele hele küçük çocuklara karşı savunmasızdır. Onları okşamaktan. Onların yanaklarına dokunmaktan paha biçilmez zevkler yaşar.

Karacasu’ya o da ilgilidir. Karacasu’ya dair duyduğu en ufak haberi, okuduğu en ufak yazıyı bile hemen bana ulaştırır. Bir de bunlara bak bakalım der. Ben de ona araştırmalarımdan, yazdıklarımdan uzun uzun söz ederim. O, beni kırmaz, sabırla dinler hep. Bazen sevinçlerimi bazen mesela KARACASU SOHBET GECELERİ isimli günlerce uğraşarak yazdığım dosyayı bilmeyerek sildiğimde ve tekrar artık bulamadığımda nasıl ağladığımı, günlerce nasıl asık suratla gezdiğimi bilir.

Yorumu, benim yaşayışımı anlatıyordu aslında. Ruhumun inişlerine çıkışlarına vurgu yapıyordu. Yaşayışımın içindeki Karacasu’yu anlatıyordu.

Tekrar, hepinize sonsuz teşekkürler ediyorum. Ne kadar bilinçlisiniz, dikkatli ve cömertsiniz ki bu yorumları yazdınız ve bana gönderdiniz.

Kitaplarımdaki özlediğim Karacasuluları ve Karacasu severleri her harfinizde gördüm. Sizinle ve sizin dediğiniz gibi KARACASU ile kıvanç duydum.

Unutmayalım ki Karacasu’yu ve vatanı sevmek sözle değil eserledir.

                                                                  Yayla,2017 Temmuz