www.uzumunkurusu.com sitesinin değerli izleyicileri,
Bir yıl daha gerilerde kaldı. Geçen yıl eskileri gibi bizi üzen, sevindiren olaylarla dolu olarak geçti gitti. Gelecek yıllar da aynısı olacak hep. Ama her yılbaşı geçmişteki olumsuzluklardan bir ders çıkarmamızı düşündürüyor. Bu sebeple her yıla başlarken sanki hepimizin: “ Bu yıl şunları şunları yapmayacağım. Şunları şunları da yapacağım. Davranışlarımı şöyle şekillendireceğim, ilişkilerimi şöyle kuracağım…” dediğini duyar gibiyim. Çünkü yaşam dediğimiz şey yanlışlıkların ve doğruların toplamı. Yanlışlar yapıyoruz, doğrular da yapıyoruz. Hiç yanlış yapmayan insan yok ki şu yeryüzünde. Ben yeni yıla başlarken önce bu anlayışımı bir daha pekiştiriyorum. Yaşamımda beğenmediğim hâllerimin üstüne büyüteç tutup da ruh sağlığımı bozmak istemiyorum. Yaşamın cilvelerini az çok öğrendim artık. Daha önceki yazılarımda hep belirttim. YARIN NE KADAR VARDIR sorusunu sordum durdum. Son aylarda hastanelerdeki insanları gördüğümde, bin bir çeşit hastalıkları duyduğumda vücudumuzun bizi taşıyan etten,kemikten,sudan…oluşan çok özel bir makine olduğunu, kendimizin ve vücudumuzun ayrı şeyler olduğunu daha iyi fark ettim. Tasavvufta TEN KAFESİ ve KUŞ örnekleri vardır. İşi biraz daha soyut alır. Ruhumuzun özgürlüğüne bedenin bir engel olduğu üzerinde durulur. Ruhumuzu yani içimizdeki ben’i o kafesten uçurmaya çalışır. Biz daha nesnel bakarsak aslında vücut denilen makinenin izni kadar bir şeyler yapabiliyoruz. Bütün yeni yıllar; pek çok şeyi başarabilmek, çok uzun yolları aşabilmek için önce sağlıklı bir bedene ihtiyacımız olduğunu bağırır insanlığa. SAĞLIKLI OLMAYA ÇALIŞMAK yaşamın en anlamlı uğraşısıdır bu sebeple. Onun için yeni yılda sigara içmemek, alkol kullanmamak, sağlıklı beslenmek ve en önemlisi streslerden uzak yaşamak hedefim benim. Çünkü ruhumuz, sazın telleri gibi. Her stres o sazın akordunu bozuyor. Her şeyi alt üst ediyor. Stresten uzak yaşamak dediğimde : “ Bu yaşam koşullarında nasıl olacak bu?” dediğinizi de duyar gibiyim. Ben de pek bilmiyorum nasıl başaracağımı. Çok net ifade edersem; tartışmaya girmemek, beni üzen olay ve insanlardan uzak durmak, açık havaya çıkmak, sevdiğim insanlara gitmek, sevdiğim işlerle uğraşmak, olumlu düşünmeye çalışmak gibi gayretlerim var. Yeni yılın başlangıcındaki gün; yuvarlanıp gittiğimiz zaman selinin içinde bir dala tutunup ne oluyor, nereye gidiyorum, yaşadıklarım nedir gibi sorularla soluklandığımız bir an. Yılbaşı gecesindeki eğlenme arzumuz, her şeye güler yüzle başlama gayretimiz önümüzdeki zamanın öyle olması temennimizdir diyebiliriz. Çok insani bir olay aslında yılbaşı. Gri bir hüznün silinme çabası. Doğumla başlayan ve son ana kadar devam eden çabalarımızdan sadece bir tanesi. İnşallah hepimiz kaliteli bir yaşam içinde bir inci parlaklığında duran huzuru yeni yılda buluruz. Bu yazıyı yazarken karşı mahalledeki odun yarıcının balta seslerini duyuyorum. Aydın’dayım. Baltanın oduna değdiği anda çıkan ses beni çocukluğumun Karacasu’sunun kış günlerine götürüyor. Karacasu’yu; orada yaşadığım bütün anları kare kare fotoğraflarıyla özlüyorum. Oradaki dostlarımı, ağaçları, orman yollarını, yayladaki su seslerini, karatavukların telaşlı çığlıklarını…özlüyorum. Yaz aylarında kaldığım yayladaki sessizliği bilhassa arıyorum. Hemen anladınız mutlaka, yeni yılda yapacaklarımdan bazılarını da size söylemiş oldum böylelikle. Yeni yıllarda canınız neyi isterse onu yapın diyebilirim sizlere. Yeter ki yaşamın incisini bulun. Hepinizi özlemle kucaklıyorum, öpüyorum. Karacasu dışındaki bütün Karacasuluları, Karacasu dostlarını selamlıyorum.
|