0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

Sıla-i Rahim- Karacasu

SILA-İ RAHİM-KARACASU

 

                                    Bugün bayram.

                                    Geçmiş zamanlarda yaşadığımız bütün bayramlardan farklı, çok özel şartları olan bir bayram gününü yaşıyoruz. Sabah erkenden abdest alıp camiye gittiğimiz, orada huşu içinde namaz kıldığımız ve çok değişik bir ruh hâli yaşadığımız bayram sabahı yok.

                                    Bayram öncesi baklavalar, şekerler vesaire de yok. Çünkü bize gelecek insanlarımız gelemeyecekler, biz de gidecek olduğumuz ziyaretlere gidemeyeceğiz. Annenin, babanın, dedenin, ninenin ellerini “Bayramınız kutlu olsun deyip” öpemeyeceğiz. Birbirimize sarılayamayacağız. Korkarım daha az hissedeceğimiz dijital bir bayram yaşayacağız.

                                   Kentlerin, büyük kasabaların yalnızlığını daha çok hissedecek ve televizyonlarda, ellerimizdeki akıllı telefonlarda kendimizi avutacak bir şeyler arayacak,  herhâlde biraz da buruk olacağız.

                                  Aydın’a geleli 24 sene oldu. Bütün bayramlarda ve her 15 günde Karacasu’da oldum. Karacasu’daki evimi kapatmadım. Hâlen yılın 4 ayını da Karacasu’da geçiriyorum. Böyle olduğu hâlde bu bayram benim ilk Karacasusuz bayramım. Karacasu’da olmadığım bir bayramı yadırgıyorum.

                               Çünkü doğup büyüdüğümüz yerler ruhlarımızda derin izler bırakıyor. Evimiz, komşularımız, akrabalarımız, sokaklarımız, çarşımız, okulumuz… gibi yüzlerce mekân, ilişki, insan yüzleri, dostluklar, arkadaşlıklar… unutulmuyor. Eğer doğduğumuz yerlerden uzaklardaysak bazen bir türkünün sılayı anlatan dizelerine takılıp gidiyoruz. Özlüyoruz kasabamızı, Karacasu’muzu.

                                Bu duygunun ne olduğunu Karacasu Vakfını kurduğumuz yıllarda İzmir’de, İstanbul’da oturan hemşehrilerimiz ile yaptığımız yemekli toplantılarda saptamıştım. Kasabamızdan bir şekilde ayrılan, kasabamızdaki evlerini, bağlarını da satan hemşehrilerimiz daha da dertliydiler. “Karacasu’ya gitsek ne olacak? Bir iki dolaşıyoruz, kalacak bir yerimiz olmadığı için de dönüp geliyoruz”demişlerdi. Hatta bir arkadaşım: “Karacasu’ya gittim.Şehmehmet’in lokantasında oturdum,oturdum geldim.Benim tanıdıklarım hiç kalmamış” deyip gözyaşlarını tutamamıştı.

                                Karacasu Vakfının Karacasu’daki binası biraz da bu ihtiyacı karşılamak için yapılmıştı. Karacasu’da artık evleri olmayan hemşehrilerimiz Vakıf binasını evleri gibi kullansınlar istenmişti. Bu binada mutfağın, yemek ve dinlenme  salonunun olması da bir ev ortamı sağlayabilecekti. Yüksekokulun ihtiyaçları bu düşüncenin gerçekleşmesini engelledi.

                                Ama İzmir, Aydın gibi yerlerde yaşayan hemşehrilerimizin bazıları bu ihtiyaca kendilerince çözümler ürettiler. Mesela Hatice Peker, Zeki Beydağ iki güzel örnek. Hatice Hanım babalarından kalma evi satın alarak tekrar düzenledi ve yılın 3 ayını Karacasu’da geçirir oldu.

                               Zeki Beydağ ise son örnek.

                               Cabi Mahallesi’ndeki doğduğu ev için babası Mehmet Beydağ’ın ölümü sonrasında kardeşlerine “Ben bu evi satın almak istiyorum.”dedi ve onlarla anlaşarak baba evini satın aldı. Bu evi elden geçirdi. Elektrik donanımını, su tesisatını, döşemeleri, doğramları elden geçirdi. Evin arkasında-eski Karacasu evlerinin hepsinde olan- bir bahçe vardı. Bu bahçeyi de düzenledi. Oraya az da olsa sebzeler  dikti, rengarenk çiçeklerle doldurdu.

 Boya badana işleriyle evin eski hâlini değiştirmeden güzel bir Karacasu evine sahip oldu.

 

                             Hatay’da oturan Zeki Bey, Karacasu’yu çok seven saygıdeğer eşiyle şehirden sıkıldıklarında Karacasu’ya geliyorlar; bazen on gün, bazen bir ay ama tüm yaz süresince Karacasu’da kalıyorlar. Karacasu’yu, küçük yerlerin kendine has sıcaklığını yaşıyorlar. Yenge Hanım ise yeni mahallesinde edindiği yeni arkadaşlarıyla Karacasu pazarına çıkıyor, onlara gidiyor onları kendi evine kabul ediyor. Hatta Zeki Bey’den duydum: Karacasu’yu Zeki Bey’den çok seviyor.

                           Zeki Bey’in ata evini alıp bizzat orada yaşamayı seçişi benim için iyi bir gözlem oldu. Hatice Peker’in fotoğraflarla, şiirlerle SAKILAR evini yaşatması zaten dikkatimi çekmişti. Ardından aynı sokakta bu sefer Zeki Beydağ Mehmet Beydağ evini başka zamanlara taşıdı. Oradan gece geçenler pencerede görülen bir ışığın içinde vefa, anılara bağlılık, sevgi, sadakat gibi erdemlerin ışıldadığını görüyorlar.

                          Hem yaşam alanını genişletmek hem de ata evini yaşatmak böylelikle o çok aradığımız huzuru ve mutluluğu yaşamak bu olsa gerek.

                         Sıla-ı rahm(anayı,babayı,akrabayı ziyaret) bizim toplumumuzun güzel bir kavram. Tam da bugünü anlatıyor. Kavramda bulunan RAHİM sözcüğüne dikkat ettiniz mi bilmem? Koruyan, esirgeyen, var eden anlamında. Bizim ve bütün Karacasuluların anneden sonraki ikinci rahmi de Karacasu. Bu yeşil gözlü güzel kasaba; rüzgârıyla, yağmuruyla, etiyle, sütüyle, sebzesiyle, eviyle bağıyla bizi bir Karacasu dünyası içinde var etti.

                          Biz Karacasuluyuz. Köklerimiz burada. Masallarımızı, ninnilerimizi burada dinledik. Çelik çomakı, birdirbiri, sekseki, beştaşı onun sokaklarında oynadık.

                          Önümüzdeki ilk bayramda Karacasu’ya dönelim diyorum. Hiç olmazsa bayramlarda çoluğumuzla çocuğumuzla kasabamıza gelelim. Baba evlerimiz varsa ışıklarını yakalım. Yoksa binalarımız var oralarda kalalım. Yaşadığımız sokakları, dostlarımızı çocuklarımıza, gençlerimize gösterelim. Köklerimize sarılalım.

                          İnanır mısınız modern hapishane diye vasıflandırdığım apartman yaşayışında ve  ışıltılı sokaklarda pek mutluluk yok diye düşünüyorum. Acısını, sevincini bildiğimiz sokaklar,  mahalleler özlüyorum ”Hatçe nine nerden gelyon?” diye sorduğum “Gomşudan gelyom Üsen oğlum”diye cevaplar aldığım bir dünya istiyorum.

                         Karacasu’dan küçük evler alabilirsiniz, evler kiralayabilirsiniz. Yurtlarda pansiyon biçiminde kalabilirsiniz.

                         Bayramınız kutlu olsun