0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

ON BEŞ MAYIS BİN DOKUZ YÜZ ON DOKUZ VE SONRASINDA KARACASU

15 MAYIS 1919 VE SONRASINDA KARACASU

1.Cihan Harbi sonrasında vatanımız dış güçlerce işgal edilmişti. İzmir’den başlayarak her gün ülkenin bir başka köşesi işgal ediliyordu.  10 yıldır süren savaşlardan sonra halkımız harap ve bitap bir hâldeydi. Orduları dağıtılmış, bütün kaleleri zaptedilmişli.

Namık Kemal’in yıllar önce söylediği “Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini/yoğ imiş kurtaracak bahtı kara maderini” dizelerindeki gibi Türk insanı kendi kurtuluşunun umutsuzluğu içindeydi.

Ama halk önderleri, yaşanan yerin büyükleri; müderrisleri, eşrafı… bir şeyler yapmak gerektiği düşüncesindeydiler. Koşullar ne olursa olsun vatanın bir karış toprağı asla terk edilmeyecekti. Kara gün kararıp kalmayacak mutlaka sabah olacaktır, diye düşünenler de vardı.

Karacasu halkı,  İzmir işgalini öğrendiği zaman çok anlamlı bir refleksle işgalden hemen 13 gün sonra 28 Mayıs 1919’da Karacasu’da bir miting yaparak işgale karşı çıktığını bir telgrafla o günün sadrazamına hem de olayı protesto ederek bildirmişti. Ve en önemlisi KARACASU HALKI BU TELGRAFTA GEREKTİĞİNDE VATAN İÇİN ÖLMEYE HAZIRIZ demişti. Telgrafın altını Karacasu’yu temsilen Belediye başkanı ve 22 halk temsilcisi imzalamıştı. O gün çekilen telgrafın özetini size şöyle sunabilirim:

“ Temiz soyumuzla,  hakkımız olan memleketimize korsanca uzanan elin  İzmir’i işgal ettiğini öğrendik. Bütün dünyanın gözü önünde memleketimizin hayati merkezine vurulan hançer; vatansever azmimizle, Türklüğe has büyüklüğümüzle hayatımızı fedaya bizi hazırladı… Bu mitingde halkımız ölüm için yemin etti… Selçuklulardan miras kalan ve bütün Türk unsuru ile yerleşik vatanımızın en ufak bir parçasını dahi ansızın ilhak ve işgale kesin olarak kayıtsız kalamayız. Bütün halkımız ölmeye hazırdır ve bizi bu kararımızdan hiçbir kuvvet döndüremez.”

Bu sırada Karacasu ve çevresinde  -Anadolu’nun işgalinden önce ve işgal sırasında – güvenlik sorunları vardı. Halk dağlarda gezen efelerden ve bunlar yetmiyormuş gibi yine dağlarda gezen Rum çetelerden çok rahatsız olurdu. Merkezi otorite tamamen gevşemiş, kasabalarda yöneticiler çoğu kez çaresiz kalmışlardı Çeteler yol keserler Nazilli’den dönen Karacasulu satıcıları soyarlardı. Bazen bir zenginin gece vakti evini basarlar haraç isterlerdi. Halk korku içinde gecenin karanlığında evlerinin yanındaki buğday tarlalarında gizlenmeye çalışırdı. Askerden gazi olarak dönenlere Askerlik Şubesi’nden akşamları silah verilir onlar da bekçilik yaparak sabahları silahları şubeye teslim ederlerdi.

Demirci eşkıyalığı sırasında Bozdoğan’ı basmıştı. Bundan birkaç gün sonra Karacasu’yu basarak Ziraat Bankasını soymuştu

Güvenlik yoktu. Birinci Cihan Harbi’nde kayıtlara göre 1914’te Karacasu’da ölen erkek sayısı 535’tir. Kadın ölümü ise 250 kişidir. Kadın erkek ölümü birbirine yakın olacağına göre Karacasu bir yılda Çanakkale Savaşı’nda 250 kadar gencini yitirmiştir Şehitlerin acısı daha dinmemişken ülke tekrar savaşın eşiğine gelmiştir. 1. Cihan Savaşı sırasında vatan savunması için kurulan Karacasu Heyet-i Millîsi vatanın kurtuluşuna katkıda bulunmak için çalışmaktadır. Yurtta olanları ve Mustafa Kemal’in çalışmalarını dikkatle takip etmektedir. Nazilli’deki heyet-i millî genel merkezi ile irtibatını sürdürmektedir. Elimizde bulunan bir belgede Karacasu Heyet-i Millî’si,  Nazilli Heyeti Milli Genel Merkezi’ndeki Karacasu temsilcisi Tahsin Hulki Bey’e gönderdiği mühürlü yazıda “ Sivas Kongresi kararlarını içeren evrakları, İrade-i Millî gazetesini ve Mustafa Kemal Paşa’nın gönderdiği 2 adet telgrafı aldıklarını ve Sivas Kongresi kararlarını Karacasu’da üyeler arasında görüştüklerini belirtir. Diğer cephelerde asker altına alınanların Aydın Cephesi’ne gönderilmesini ister ve Yunan’ın def edilmesi için şimdiye kadar bir girişimde bulunup bulunulmadığı bulunulmuş ise nasıl sonuçlar alındığı sorulur.”

3 Haziranda 1919’da Nazilli işgal edildi.

“İşgalden kaçan Nazilli halkının büyük çoğunluğu Aydın’dan düşman işgalinden kaçanlarla beraber Kuyucak, Sarayköy, Karacasu… gibi  düşmanın gelmediği yerlere göç ettiler. Ateş ve kurşun yağmuru altında katliamdan firar eden halk her manası ile çırılçıplak. Yalnız üzerlerindeki elbiseleriyle evlerini, köylerini, mallarını terk ederek kurtulabilmişti. Büyük kısmında ne örtünebilecek bir yorgan, ne yatacak yatak, ne de yiyebilecek bir şeyleri var” Mesela Yunanlıların önünden kaçanlardan 1700’ü Yenipazar’a’ 12.820’si Koçarlı’ya204’ü Bozdoğan’a… gelmişlerdi. Karacasu ‘ya ne kadar kişi gelmiştir konusu kayıtlarda yoktur. Ama bugün dahi halkımızın beyninde Karacasu’ya gelenlerin varlığı çok nettir, unutulmamıştır. O günün yardımsever halkı kasaba olarak yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışarak göçmen vatandaşlarımızı ağırlamıştır. Ancak Kurtuluş Savaşı içinde gerek orduya sağladığı deri, yiyecek maddesi ile göç sırasında kaynattığı aş kazanlarıyla en ünlenen kişi ise İbrahim Tezcan olmuştur. İbrahim Tezcan Savaş boyunca Türk ordusunun ihtiyacı olan kösele, taban astarı, sahtiyan gibi deri mamullerini orduya göndermeye devam etti ve bu hizmetleri sebebiyle Atatürk tarafından bir belge ile takdir edildi.

O zamanda dağda gezen adı efeye çıkmış bazı Karacasulular vardı. En ünlüsü Demirci Mehmet Efe idi. Yine bir başka ünlü efe de onun kızanı Karacaörenli Zurnacı Ali Efe idi. Nazilli işgal edilince Nazilli Askerlik Şubesi başkanı Arap Yüzbaşı, Nazilli’nin varlıklılarından Çerkez Yusuf Bey’in devreye girmesiyle, Mehmed Efe ile de görüşür, onu da kızanlarıyla birlikte “düze inmeye” ikna eder. Demirci Mehmed Efe, gücünü kullanır ve Sökeli Ali Efe, Karacasu’dan Zurnacı Ali Efe ve Gökçen Hüseyin Efe’yi de kendine bağlı gruplar olarak mücadelenin içerisine katar.  Sayın Salih Alpbaz’ın Zurnacı Ali Efe isimli kitabında Zurnacı” Millî Kuvvetler e katılmaya ikna oldum ve Karacasu mıntıkasından 230 kişi topladım. Karacasu Askerlik Şubesine gittim adlarını yazdırarak, eskimiş silahlarla donatarak hep beraber Köşk Cephesi’ne katıldım” demektedir.

Bilirsiniz Demirci de Kurtuluş Savaşı’nda Köşk Cephesi’nde komutan olarak savaştı. Kurtuluş Savaşı sırasında iç isyanları bastırdı. Bir de o günleri Gazi Osman Akhan’ın ağzından dinleyelim:

“Sabah Karacasu’da hükümete silah teslim etmeye gittim. Kapının önünde bekliyordum. Kaymakam geldi: -Sen nereden gelip nereye gidiyorsun? -Biz kasaba muhafızıyız. Silah teslimine geldim. Mustafa Kemal 50 süvari istemiş. Seni süvari yazdıralım mı? -Yazdırıver, dedim. On kişi kadar orada toplandık. Bizi Askerlik Şubesine gönderdi. Şubeye, biz süvari olacağız, diye vardık. Askerlik Şubesindeki görevliler: “ Silahınızı da atınızı da kendi paranızla alacaksınız .” dediler. Arkadaşlar birer birer : “Ben alırım, ben de alırım.” dediler. Bana sıra geldi. “ Param yok. Babam alıverirse ancak o zaman kaydolurum.” dedim. 6 gün düşünme zamanı verdiler. Babama: “ Arkadaşlar süvari kaydoldu. Atı parayla alacaklar. Bana da bir at, bir silah alıver .” dedim. Ingır zıngır etti. Ben de :” Hayır alıvereceksin.” diye israr ettim. Babam bir at alıverdi. Karacasu’dan tam elli kişi olduk. Başımıza bir subay verdiler. İki ay kadar Karacasu’da kaldık. Karacasu’da talim ettik. İki ay kadar sonra Mustafa Kemal bizi istedi. Sandıklı Ovası’na gittik. “

 

Daha sonra 1919 Ağustos’unda Nazilli’de;  Aydın, Menteşe, Denizli, Burdur, Isparta, Antalya livalarıyla  İzmir’in  Ödemiş ve  Kuşadası  kazaları  ve bazı bucak merkezlerinin delegeleriyle Kurtuluş Savaşı’na asker, savaş araç gereçleri ve savaş içindeki tüm ihtiyaçları toplamak için Nazilli Kongresi toplandı.  Bu Kongreye Karacasu’dan Mehmet Vehbi, Mustafa Hulusi, Mustafa Talat, Mehmet Lütfü Efendiler Karacasu’yu temsilen katıldılar. Karacasu’yu onurlandıracak olay ise bu kongrenin divan başkanlığını Karacasu delegelerinden Mustafa Hulusi Özer’in yapmış olmasıdır. 1919’da toplanan II. Nazilli Kongresinde Karacasu’yu temsilen Müftü Mustafa Hulusi, Tahsin Bey ve Emin Beyler katılmışlardır. Muğla delegelerinin Nazilli kongrelerine katılmalarında onları davete giden Karacasu Askerlik Şubesi Başkanı Yakup Bey’in etkisi olduğu kaynaklarda yazılıdır[1]

Karacasulular tam da Osmanlı Başbakanına çektikleri telgraftaki gibi vatan için her şeyi yapmaya kararlı olduklarını Kurtuluş Savaşı örgütlenmelerine katılarak, muhacirleri ağırlayarak, orduya insan ve malzeme sevk ederek belli ettiler.

 Aydın’da, Köşkt’e, Malgaç’ta düşmana karşı yerel direniş sürdürülürken ve  1. İnönü Savaşı henüz bitmişken   ne yazık ki  Karacasu’da bazı kişiler de “Millî Kuvvetler’e katılmak doğru değildir” diye propaganda yaptılar. Padişah yanlısı oldular. Buna fırsat verilmedi. Karacasu Kaymakamı Lütfi 11 Mayıs 1921’de bu olumsuz propagandaya karşı bir heyet kurulmasına dair şöyle bir yazıyı o günün müftüsüne yazdı:

“Bazı kötü niyetli ve bozguncu kişiler yöre  halkının cahilliğinden ve safiyetinden yararlanarak onları gölgelerinde yer vermemek ve düşman memleketi hakkında propaganda için Türkiye aleyhine  kötü fikirler yaymaktadırlar.Bu sebeple Millî Mücadele’nin doğruluğu hakkında  aydınlatmak ve bundan dolayı ve mensup oldukları dindarlığı ve aynı milletin insanları olduğunu(telfik) belirterek (halkı birleştirmek)toplamak üzere seçkin kişiler ile Tireli Müderris Alirıza Efendi ve okul öğretmenlerinden oluşan seçkin bir kurul oluşturmak gerektiğine (dair)… başkanlık verilmesini…” istedi. Bu heyetin halkı aydınlatmasıyla Karacasu’daki Millî Mücadele karşıtları tasfiye edildiler. Diğer kasabalardan toplanan 10 kadar asiyi ise Arap Yüzbaşı Nuri Bey kurşuna dizdirdi.

Demirci ve Zurnacı Ali Efeler hem düşmanla savaşıyorlardı hem de geceleri Yunanlıların elinde bulunan karakolları basarak ele geçirdikleri silahlarla mücadeleye  devam ediyorlardı.

Anzavur İsyanı’nın bastırılması için Bolu tarafına giden Demirci ve kızanlarıyla birlikte olan Zurnacı Ali Efe’nin anlattığına göre Anzavur’un oğlunu bizzat kendisi vurur.(Salih Alpbaz 57) , Zonguldak, Ankara Yozgat çevrelerinde asayişi sağlamak üzere çatışırlar ve Ankara’ya dönerler. Ankara’da Kahraman Gazi Paşa onları üç gün misafir eder. Onları üç gün sonra uğurlar. Zurnacı, o günü asla unutamaz.(s.60)

Demirci  Denizli’deki olayları ve Delibaş İsyanlarını  bastırır.

Karacasu’dan kaç askerimiz savaşa katılmıştır? Bunu şimdilik bilmiyoruz. Ama Karacasu halkının Millî Mücadele’ye her şeyiyle destek verdiğini ve vatan kavramını ne kadar aziz ve yüce tuttuklarını biliyoruz.

Karacasu’daki 2 aylık eğitimle Sandıklı’ya giden süvarilerimize ne oldu derseniz?

Hepsi bu vatan için savaştılar. Sadece bir tanesinin anılarını saptayabildiğimiz için Gazi Osman Akhan ne yaptı derseniz, cevabı var. Karacasulu Gazi Osman Akhan  9 Eylül’de İzmir’e Bornova’dan giren askerlerle beraberdi  ve Konak’taki Hükümet Konağı’na bayrak çekilirken tam da karşısında   at üstündeydi.

Karacasu’da savaşa gitmek için  alınan at ne oldu derseniz o da Karacasulu Gazi Osman Akhan ile birlikte Trakya’ya kadar gitti. Barış olunca ordu o atı Gazi Osman Akhan’a iade etti. Ve at orada satıldı Gazi Osman Akhan’ın Karacasu’ya dönüş parası oldu.

1919-1923 arasında bu vatan üzerinde cansiperane bir savaş oldu. Ardından da yıkılan bir koca imparatorluktan yeni bir Türk Devleti kuruldu.

Geçmişin bütün kahramanlarına, yurdumuzun kurtuluşuna emek veren herkese teşekkürler ediyor ve onları saygıyla selamlıyoruz.

 

Not: Yazılan her bilginin belgesi vardır. Sadece dipnotlarıyla gösterilmemiştir. Ekteki 2 fotoğraftan birisi M Hulusi Özer’in kardeşidir. Diğeri de M Hulusi Özer’in kardeşinin çocuğu Alirıza Özer’dir. Manisa’da oturmaktadır.