KÖSEOĞLU ÇEŞMESİ KİTABESİ
KİTABE METNİ:
Mâi El Hâc Veli dimekle meşhûr idi bu
Geldi mecrâsın halel oldı harâb hayli zemân
Köse-zâde cidd ü gayret ile ma’mûr eyledi
Ola makbûl Hûda bu feyz ile her dü cihân
Nûş idüb teşne dolan(kanan) hayr ile zikr ede müdâm
Sâhib’ ül hayrât içün tâ kim ilâ yevm’ül beyân
Kulle şey’in hayy ile vasf itdi Lâ-yemût
Bula bânîsi hayât-ı feyz ile cân ü cânân
Geldi bir er nûş idüb Rüşdî didi târihin
Çeşme-i Hacı Muhammed’dir Şarâb-ı Câvidân 1235/1236 H
BUGÜNKÜ TÜRKÇEYLE:
Bu çeşme bir zamanlar Hacı Veli suyu diye ünlü idi. Bir zamanlar (bu çeşmenin suyunun geldiği kanallar) harap hâlde kaldı. Kösezâde gayret ederek bu su yollarını tekrar tamir ettirdi. Bu hayrıyla Köseoğlu(inşaalllah) her iki dünyada da makbul olur.(Bu çeşmeden) su içip susuzluğunu giderenler hayrın sahibini Ahiret gününe kadar hayırlarla ansınlar… Allah her şeyi sudan yarattı. Bu çeşmenin yaptırıcısı bu hayırlı yaşamı ile hem canı hem de cananı bulsun. Geldi bir er su içti. Rüşdî tarihini “Hacı Muhammed’in çeşmesi Câvidân şarabıdır.” dedi. 1820/21
BULUNDUĞU YER VE ÖZELLİKLERİ:
Köseoğlu Çeşmesi Dua Meydanı’ndan İlköğretim Okuluna doğru giderken ilk 50 metrede, sağ tarafınızda durmaktadır. Sanat Tarihi Uzmanı M. Kenan Özkan’a göre: “Yuvarlak kemerli, nişlidir. Kemer gözünde Süleyman Rüşdî’nin 68×68 cm ebadında bir kitabe üzerinde altı satır ve on mısralık bir kitabesi bulunmaktadır. Çeşmeyi Hacı Veli yaptırmış, Kösezâde tamir ettirmiştir. Kitabe ‘eksik tamiyeli tarihler ’için bir örnektir.”
Çeşme bizim bildiğimiz kadarıyla Hacı Hafızlar evinin sokağa bakan yüzünde bulunuyordu. Ancak bu bina yanınca yerine şimdiki yapı yapıldı ve çeşme orijinaline sadık kalınarak aynı yerde tekrar inşa edildi. Üzerinde bugün orijinal kitabe durmaktadır. 2000’li yıllarda restore edildi. Hâlen akar hâldedir.
YORUM:
Karacasu’nun en önemli yazılı belgelerinden biridir.
Çünkü tam metin hâlinde Yemezzâde Divanı’nda vardır.(1) Bu çeşme hakkında II.Mahmut Dönemi’ne ait bir de ferman bulunmaktadır.(2) Yemezzâde Divanı’ndaki metin, kitabeyle benzerlikler ve farklılıklar gösterir. Orijinal metin 7 beyit 14 dizeden ibaretken çeşmedeki kitabede ise 5 beyit, 10 dize vardır. Anlaşılıyor ki Rüşdî’nin yazdığı metin bir çeşme kitabesi için uzun bulunmuş ve küçük değişikliklerle 10 dizeye düşürülmüş. Divan’daki metin aynen şöyledir:
Berây-ı Târih-i Âb Köse-zâde Hacı Muhammed
Hâcı Veli suyu dimek ile meşhûrdu bu âb
Lîk mecrâsı harâb olmuşdu ser-tâ-ser hemân
Niceler dest urdu icrâsında bulmadı zafer
Çeşmi-i terveş gâh akup gâhi dururdu bir zamân
.
Hâliyâ bânî-i âhir Köse-zâde bâ-himem
Sırrını ilhâm idüp sa’y itdi feyyâz-ı cihân
Bâ’is-i ihyâsıdır bu hayr-ı cârinin Hudâ
Katresince bahş ide Cennet’de ayn-ı feyz-i cân
Kulle şey’in hayy ile vasf itdi hayy-ı lâyemût
Bula bânîsi hayât-ı manevî her dü cihân
Nûş iden dil teşneler hayr ile yâd ide müdâm
Sâhibü’l hayrât içün tâ kim ilâ yevm ül beyân
Teşne kânân nûş idüp Rüşdî didiler târihin
Çeşme-i Hâcı Muhammeddir şarâb-ı câvidân 1235/1827
Bugünün Türkçesiyle:
Bu çeşme bir zamanlar Hacı Veli suyu diye ünlü idi. Fakat Bir zamanlar bu çeşmenin suyunun geldiği kanallar baştanbaşa harap hâlde kaldı. Bazı kişiler bu su kanallarını tamir etmeye çalışsalar da başarılı olamadılar. Çeşmenin akışı aksayıp durdu. Çeşme gözü ıslakça dururdu. Su akmazdı. Çeşmeyi son kez gayretli Kösezade Allah’ın feyizleriyle emek vererek, akıttı. Allah, bu hayırlı çeşmenin inşasının sebebidir. Allah, her şeyi sudan yarattı. (3)Çeşmenin yaptırıcısı her iki dünyada da manevi hayata kavuşsun. Bu sudan içenler gönülden isteklerle, hep hayırla hayrın sahibini kıyamete kadar durmadan ansınlar. Sudan içip, suya kanan Rüşdî, çeşmenin tarihi için: “Hacı Muhammed’in çeşmesi ölümsüzlük suyunun çeşmesidir.” dedi.
Köseoğlu Çeşmesi kitabesi teknik olarak anlatılsa da ilginç olan yanı içeriğidir. İçerik yukarıda anlattığımız İslami felsefenin izlerini ve somut olarak da çeşme geçmişini anlatan ifadeleri taşımaktadır. Çeşme ile ilgili bir padişah emri örneği vardır. Bu hâliyle Karacasu’nun hikâyesi en doğru bilinen çeşmesidir. Nitekim Hicri 1240 Miladi 1824 tarihli padişah emri incelenirse padişahın bu emirde 5 adet çeşmeye ait kaynağın suyunun vakıf şartlarınca yönetilmesi konusunda El Hacc Muhammed’e tasarruf etme hakkı vermektedir. Vakfın temel prensiplerinin ve varlığının devam edebilmesi için dua edilmesini, zahmet çıkarılmamasını, karşı olunmamasını, karışılmamasını ve zarar verilmemesi istemektedir.
Çeşme kitabesinde bu su kaynağına halel geldiği yani su kaynağına zarar verildiğinin anlatılmasıyla da söz konusu padişah emrinin verilme sebebi belli olmaktadır. Ama HALEL kelimesinin bir diğer anlamı olan “başkaları tarafından zarar verilmek” şeklinde düşünülürse su hakkı ile ilgili olarak anlaşmazlıklar olduğu düşünülür.
Fermanın son kısmı kitabenin birinci ve ikinci dizelerini teyid eder niteliktedir. Hatırlatırsak çeşme ve onun suyu bir takım anlaşmazlıklar sonunda bir vakf adına El Hac Muhammed’e verilmektedir.
Kitabedeki
Köse-zâde cidd ü gayret ile ma’mûr eyledi
dizesini de Mesut Köseoğlu ve eşi Nahide Köseoğlu: “Dedemiz Köseoğlu Muhammet bu çeşmeyi ve bu çeşmeye su getiren su yollarını onartmak için çok gayret sarf etmiş. O yıllarda Karacasu’da üretilen dokuma mallarını Arabistan’a(?) götürüp satmışlar. Yarım küp altınla gelmişler. Karıncalı Dağı’ndaki Cevizli Suyu’nu kasabaya getirip halkı susuzluktan kurtarmak istemişler. Ancak ellerindeki altın, suyu yarı yola kadar getirmeye yetmiş. Bunun üzerine Arabistan’a ikinci defa mal götürerek yarım küp daha altın getirmişler. Suyu akıtmışlar.” şeklindeki anılarıyla desteklerler. Şu anlaşılıyor ki Köseoğlu Muhammet bir tüccardır ve Hacı Veli Suyu diye anılan ve bir zamandır akmayan bu suyu kasabaya getirmek ve bir çeşmeden akıtmak için çok gayret etmiş hatta bu çeşme inşası için Karacasu dışına iki defa mal satmak için çıkmıştır.
Kitabe içine bir mücevher gibi dizilmiş sözcükleri bulmak da o günlerin ünlü şairi, şeyhi Süleyman Rüşdî’ye düşmüştür. Köseoğlu Muhammet, Rüşdî’den bu çeşme için bir kitabe yazmasını istemiş olmalı ki 5 beyitlik bir şiirin(Rüşdî Divanı’nda 7beyit) yazıcısı da o olmuştur. Köseoğlu Muhammet, Rüşdî’nin bir müridi miydi, bilmiyoruz. Ama Rüşdî ile bir yakınlığı, dostluğu, fikirdaşlığı vardır ki çeşmenin yapımıyla ilgili olarak, hayır için Rüşdî tarafından -belki de- isteklendirilmiştir. Yani ömrü hayırlarla geçen Köseoğlu Muhammet ya yeni hayrı için Rüşdî’den şiir yazmasını istedi veya Rüşdî : “Şöyle şöyle bir hayır yap.” diye Köseoğlu’nu isteklendirdi ve bir güzellik, bir katkı olsun diye o çeşme için bu kitabeyi yazdı.
Kitabe, anlatımına sinen ifadeler o günkü eğitimli Karacasu insanının hayatı nasıl algıladığının ipuçlarını, aynı zamanda çeşmenin hikâyesini verir.
…
Köse-zâde cidd ü gayret ile ma’mûr eyledi
Ola makbûl Hudâ bu feyz ile her dü cihân
Nûş edüb teşne dolan(kanan) hayr ile zikr ede müdâm
Sâhib’ ül hayrât içün tâ kim ilâ yevm’ül beyân
Kulle şey’in hayy ile vasf itdi Lâyemût
Bula bânîsi hayât-ı feyz ile cân ü cânân
…
dizeleri feyizli( yüce işler, faziletler, temiz inanışlar ) bir yaşamın ne kadar değerli olduğunu hissettirmekte; hayır etmenin kutsallığı ve bereketi anlatılmakta ve hayır sahibinin Allah’ın sevgisini kazanması dileği belirtilmektedir. Yani öyle bir yaşamınız olacak ki kazandıklarınızın size bir emanet olduğunu, kazandıklarınızla ahlaka uygun harcamalar yapmanız gerektiğini bileceksiniz. Ne kadar çok malınız varsa o kadar sorumlu hissedeceksiniz kendinizi. “Bu mallar bana hayırlı işler için bir emanet, öyle bir emanet ki doğru harcamazsam, insanların hayrına kullanmazsam hesabı sorulur benden” diye düşüneceksiniz. Manevi bir sorumlulukla titreyeceksiniz. Bütün mala mülke rağmen kendinizi fakir gibi görecek, hep manevi sorumluluğun önünde boynu bükük duracaksınız. Mal ve mülkün Allah’ın emaneti olduğunu bileceksiniz.
Türk toplumunda fakir ile zengini bir araya getiren güzel anlayışlardan biri de budur.
Köseoğlu Muhammed’in de böyle yaşadığını “ Bula bânisi hayat-ı feyz ile can ü cananı” dizesinden anlıyoruz. Bu feyizli yaşamdan her iki dünya için Allah’ın hoşnut olması dileği “Ola makbûl Hudâ bu feyz ile her dü cihân” dizesinde anlatılır.
“ Nuş edüb teşne dolan hayr ile zikr ede müdâm
Sahıb ül hayrât içun tâ kim ila yevm ul beyân”
dizeleriyle bu çeşmeden su içenlerin Köseoğlu’nu Ahiret gününe kadar hayır ile yad etmeleri istenir. “Şarâb-ı câvidân” tamlamasıyla da Rüşdî, âb-ı hayat demek ister.
Âb-ı hayat, insanı ölümsüz kılacak su demektir ve kavram olarak çok zengin anlamlarla yüklüdür. Su’yu maddi bir varlık olarak düşünmenin dışında bir de-madem bu kitabeyi bir tasavvuf şeyhi yazmıştır- sufiyane düşünmek gerekir. Bu durumda da zaman zaman hakiki aşkı; mürşid-i kâmilin aklı doğrultan, gönlü uyandıran, masivadan vaz geçiren sözlerini ve nazarını ifade etmek için ab-ı hayat tabiri kullanılır.
Yemezzâde görünüşte “ölümsüzlük suyu” diye somut bir anlamda kullansa da âb-ı hayat veya aynı anlama gelen “şarâb-ı câvidân” tamlamasıyla: ruh âlemi, ruh yaşamı, melek yaşamı, ölmeden ölmek gibi, Allah’ın “hayy” sıfatı gibi tasavvufi kavramları hatırlatmıştır.
Kitabenin yazımında arûz kalıbı kullanılmıştır. Fâ i lâ tün/fâ i lâ tün/fâ ilâ tün/ fâ i lün kalıplıdır. –Ân sesleriyle de tam uyaklıdır.
Son iki dizede ebced hesabı ile tarih düşürülür.
“ Çeşme-i Hacı Muhammed’ir Şarab-ı Câvidân” dizesinin harf değerleriyle ebcet hesabıyla Hicrî 1235 (Miladi 1820) tarihine ulaşılır.
Hâlen akar hâldedir(4)
—————————————————————————————————
1-Kenan Semiz, Süleyman Rüşdî Efendi ve Divanı, Dumlupınar Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2010, Kütahya, s.514
2-Vehbi Köseoğlu ailesinde bulunan bu fermanın orijinal metni Yemezzâde Süleyman Rüşdî isimli eserde de vardır.
3-ENBİYÂ SURESİ 30. ÂYET: E ve lem yerallezîne keferû ennes semâvâti vel arda kânetâ ratkan fe fetaknâhuma, ve cealnâ minel mâi kulle şey’in hayy(hayyin), e fe lâ yu’minûn(yu’minûne). İnkâr edenler (kâfirler), semaların ve arzın bitişik olduğunu görmediler mi? Sonra Biz, o ikisini (birbirinden) ayırdık. Ve her canlı şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmazlar mı?
4-Köseoğlu Çeşmesi, Delikuduk Çeşmesi diye de anılmıştır. Bunun sebebi su yollarının değişik zamanlarda değişik kişilerce tamir ettirilmesidir. Su yollarını son olarak tamir ettiren Köseoğlu Hacı Muhammed’dir.