KARACASU SEVENLER ORTAOKULU KİTABELERİ
KİTABE METNİ:
Karacasu Sevenler Ortaokulu
Karacasu’yu sevmek, sözle değil eserledir.
1949
BULUNDUĞU YER VE ÖZELLİKLERİ:
Kitabelerden ilki Çok Programlı Lise’nin(Karacasu Lisesi) hemen girişinde, demirden bir sehpa üzerindedir. 63×46 ebadında olup iki yan tarafı oval çıkıntılarla süslenmiştir. Mermerdir.
50.Yıl Kitabesi ise 50×36,5 ebadındadır. Basit 2,5cm kalınlığında bir mermerdir.
YORUM:
Karacasu Sevenler Ortaokulu inşaatı, Karacasu’yu Sevenler İlkokulundan 3 yıl sonra 1949’ da bitirilmiştir. Yapılış hikâyesi Karacasu’yu Sevenler İlkokulunun aynısıdır. Karacasu Ortaokulu da imkânsızlıklar içinde yapılmıştır. Halk, bu okulun inşasına bedenen katkıda bulunduğu gibi maddi destek de sağlamıştır. Kahvelerde Karacasu’yu Sevenler Derneği tarafından toplantılar yapılmış bu toplantılarda hem okulun yapılmasının niçin gerektiği anlatılmış hem de okul inşası için para toplanmıştır.
Yöntem olarak genellikle akşamları, yatsı namazından sonra kahvede toplanan halktan yardım istenirdi. Daha fazla para toplanabilmesi için bazı gönüllüler öne çıkarlar ve : “Benden şu kadar lira.” diyerek halkı isteklendirirlerdi. Belediye Başkanlarından ve dernek yöneticilerinden olan Ali Galip Yolcu, M. Ali Tuncer ve o günün Belediye Başkanı Salih Alpbaz, başı çekmeye çalışırlardı.
Okulun inşası yıllarının Belediye Başkanları Mehmet Ali Tuncer ve Salih Alpbaz Bey’dir. Okulun açıldığı 1949 yılında ise belediye başkanı Salih Alpbaz’dır. Salih Alpbaz Bey yaşadığı dönem içinde Karacasu’da Yemezzâde Süleyman Rüşdî hakkında, Zurnacı Ali Efe hakkında notlar tutan, Salhane Köprüsü kitabesinin korunması konusunda gayret gösteren, eylem yapan bir kişidir. Karacasu geçmişine dair bugüne kadar not tutmuş bir kişiyi dahi göremediğimiz bir ortamda : “ Yazayım, bilinenler unutulmasın, bir kitabe kaybolmasın.” diyen bir anlayışa sahip olmak çok değerlidir. Dernek yöneticilerinden birinin arifane birikimi de işte budur. Bu konuyu oğlu Prof. Dr. Atilla Alpbaz Bey şöyle açıklar: “Babam kendisi okuyup üniversiteye gidemediği için hayıflandığını her zaman söylerdi. Bu nedenle gençlerin okumasını çok önemli bulurdu. Elbette ki bu aşamada bizleri de okutmak için yıllarını harcadı. Babam Salih Alpbaz’ın gerek Karacasu’ yu Sevenler İlkokulunun gerekse Sevenler Ortaokulunun yapılmasında heyecanla çalıştığını bilirim. Babam Karacasu’yu Sevenler Derneğinin başkanıydı ve her sabah o sıralar yazıhane dediğimiz bürosuna gitmeden önce Postaneden aşağıya doğru bu inşaat alanına giderdi, inşaatı devamlı kontrol ve takip ederdi.”
Karacasu Sevenler Ortaokulu, !946’da yapılan Karacasu’yu Sevenler ilkokulunun devamı olarak düşünülmüştür. O zamanlar ortaokul en yakın Nazilli’de vardı. İlkokulu bitirenlerin ortaokula devam etmesi hemen hemen maddi sebeplerle mümkün değildi. Mesela Prof. Dr. Mete Alpbaz Karacasu’ da ortaokul olmadığı için Nazilli Ortaokulunda okumuştur. Aynı ailenin diğer 4 çocuğu Karacasu’da 1949’da ortaokul açıldığı için ortaokul öğrenimlerini Karacasu’da sürdürmüşlerdir. İlk yıllarda onlarca, daha sonraki yıllarda yüzlerce halk çocuğu bu okul sayesinde ortaokulu okuyabilmiş ve hemen sonrasında eğitimlerine Nazilli Lisesinde, meslek okullarında devam etmişlerdir.
Karacasu’yu Sevenler İlkokulunun inşaatı bitince bu kadar büyük bir okulu yapabilmenin heyecanını ve özgüvenini yaşayan Karacasulular hemen yukarıda anlattığımız gereksinmelerle ve istekle ortaokul inşaatına başlarlar. Bina inşaatı 3 yıl sürer. İmece usulü devam eder. Yetişkinler yanında: “Yarın bu okulda siz de okuyacaksınız.” denilip yetişkin çocuklar da inşaat çalışmalarına katılmaları konusunda isteklendirilirler.
Bir kütüphane, bir küçük iş atölyesi, iki idari oda ve dört sınıftan oluşan bina 1949 öğretim yılı başında açılır. Okulun sıraları ve diğer ahşap işleri dağdan temin edilen ağaçlarla yapılır. Öyle ki okulun yapıldığı 1949’dan 21 sene sonra dahi o günün tahta sıraları kullanılıyordu.
Karacasu halkı 6 yılda -tam da Alman Harbi’nin zorlukları içinde- devletten aldığı cam, demir, çivi gibi malzemelere kendi kol gücünü, emeğini, gerektiğinde parasını katarak bu iki büyük okulu bitirebilmiştir. Tarih içinde camilerini, hamamlarını, şadırvanlarını, medreselerini kendi yapan Karacasulu bu sefer başka bir dönemde yine birleşerek sosyal yapıları yapmaya, bitirmeye devam etmektedir. Karacasu halkının genetik şifresi Çarşı Camisi kitabesinde şöyle belirtilmemiş midir?
Hamiyyet mendân(hamiyetmend) ahâlî-i büldânî
(Yurdunu, ailesini ve halkını korumasını bilen belde halkı)(1884)
Bahsedilen Halk Karacasu halkıdır. Şifremiz budur işte. Kanıtı da Karacasu halkının kendi yaptığı o günlerin ve bugünlerin eserlerdir.
Bina o günün koşulları içinde büyük bir binadır. İhtiyaçların temini hiç de kolay değildir. Eğitimin bir toplum için ne kadar önemli olduğunun idraki içinde olan ve bu anlayışlarını: “Bugünün küçüğü yarının büyüğüdür. İdrak edenlere ne mutlu.” diye Sevenler İlkokulunun duvarına yazan Karacasulular zorluklara göğüs gere gere 3 yıl çalıştılar.
Ancak her toplumun içinde laf edip de iş yapmayanlar bulunur. O günlerde de Karacasu’da, kahvelerde oturup okul inşaatını yürüten önderler hakkında dedikodu edenler az da olsa vardı. Mesela: “ Kendi çocuklarını okutacakları için gayret ediyorlar. Bu kadar para toplanmasına ne gerek var? Bu paralar yetmemiş mi?” gibi dedikodular…
Hiçbir maddi çıkarı olmayan dernek yöneticileri bir taraftan okul inşaatının devam ettirilmesi, bir taraftan para toplanması, bir taraftan çimento, kum temin edilmesi gibi işler içinde çok yoruldular. Bunlar yetmiyormuş gibi en sevindikleri anda kulaklarına gelen küçük dedikodular onları üzdü. Amma asla yılmadılar. Varacakları hedefin doğruluğundan ve bu inşaat işini bitirmeyi başaracaklarından emindiler. İnşaatın bitirilmesi süresince büyük sabır gösterdiler. Sadece bitmiş okulu ve orada okuyacak öğrencileri ve onların hayır dualarını düşündüler. (1)
1949’da okul bitti.
Okulun ilk öğrencisi 1 numara ile -sonraları avukat olacak olan- Yüce Alpaz oldu.
Bu güzel gayretin gerçekleştirilişi sırasında dernek üyeleri, gönüllü çalışanlar çektikleri sıkıntıları, haklarındaki dedikoduları unuttular. Ancak büyük bir hoşgörü ile itidalle, öyle bir anlatım bulalım ve bunu okulun girişine bir kitabe şeklinde yerleştirelim ki bizden sonra yaşayacak olan Karacasulular, bütün insanlar bir özdeyiş gibi bu sözlerden kendilerine bir ders çıkarsın. Bu okula gelecek bütün öğrenciler de bu sözü gördükçe Karacasu’yu sevmek gerektiğini hatırlasın, sevmenin sözle olmayacağını; kasabası için, ülkesinin insanları için eser ortaya koymak gerektiğini anlasınlar istediler. Kendi felsefelerini, vatan sevgilerini mermere ve zamana kazıdılar.
Hâlen, Çok Programlı Karacasu Lisesinde korunmakta olan kitabenin siparişini verdiler.
Mermerin üstüne önce okulun adını, sonra da o veciz sözü yazdırdılar:
KARACASU SEVENLER ORTAOKULU
KARACASU’YU SEVMEK SÖZLE DEĞİL ESERLEDİR.
1949
Kitabeyi, okulun giriş kapısının sağ tarafında, duvara tutturdular
Kitabedeki anlamlı ifade, bir okul inşa hikâyesinden çıkarılmış bir deneyimi ifade etse de bugün dahi geçerliliğini korumaktadır. Sosyal etkinliklere gönüllü olarak katılan insanlarımız hangi alanda olursa olsun o faaliyetlere katılmayan ve sadece olumsuz eleştiriler üreten, konuşan, dırdır eden; fakat hiçbir şey üretmeyen insanlardan bugün dahi şikâyetçidir. Önemli olan dedikodu etmek değildi. Artı değerler üretebilmektir. Memleketi sevmek ancak ve ancak bilgi, iş, beceri, artı değer… üretmekle mümkündür ve onun için memleketi sevmek sözle değil eserledir
Bu bakımdan bu kitabe çok değerli bir tezi kendi içinde saklar
Yıllar sonra yeni Lise binası yapılacağı için ortaokul binası yıkılırken bu kitabe enkaz altında bırakılmış, enkaz içinden, uyarımız üzerine aranarak bulunmuştur. Bu kitabe bugün Karacasu Çok Programlı Lisesinin giriş kısmında korunmakta, okula gelen her insana hemen okulun girişinde o günlerin anlamlı hikâyesini hatırlatmakta, okula gelen her insana: “Dur ve düşün” diyerek bu okula ayrı bir değer katmaktadır.
ELLİNCİ YIL KİTABESİ
KİTABEDEKİ METİN:
BU BİNA, CUMHURİYET’İN 50. YILINDA
KARACASULULARIN ÇOCUKLARINA
ARMAĞANIDIR
Ortaokul içindeki bu ikinci kitabe ek binadadır. Binanın ilk şekli “I” biçimindeyken bina yetersiz kaldığı için Karacasu Ortaokulu Koruma Derneği tarafından “I” şeklindeki bina “L” şekline dönüştürülmüş 3 derslik daha eklenmiştir.
1973 yılında bina yine yetersiz kalınca, aynı zamanda okul liseye dönüşeceği için yine Koruma Derneğinin gayretleriyle binaya 3 derslik, bir idari oda daha eklenmiştir. Bina bu sefer “U” şeklini almıştır.
Ne yazık ki bu tarihî ortaokul binası 1988’de yıkılmış ve o günlerden bugünlere sadece iki kitabe bir de Ellinci Yıl Binası kalmıştır.
50. Yıl binasının yapımında Metem binasının olduğu yerde yapılmaya çalışılan Sanat Okulunun inşaat demirleri kullanılmıştır. Bina yerel desteklerle 4 ayda bitirilerek Kasım 1973’te hizmete sunulmuştur. Bina yapımında gayretlerini esirgemeyen Koruma Derneği Başkanı Rahmetli Mustafa Çilingiroğlu’nu, o günün yöneticilerini, Şoförler Derneği Başkanı Rahmetli Mustafa Kaletaş’ı, inşaat mahalline gelerek Bİ-Ka Kooperatifinin yardım çekini sunan Y. Nadir Ünlü’yü katkıları sebebiyle; Merhum Mustafa Kabasakal, Merhum İsmail Geçmez, Merhum Kâmil Yapıcı gibi ustalarımızı, işçilerimizi ve şimdiki basket sahasının taşlarını çeken o dönemin bütün öğrencilerini o günkü katkıları sebebiyle tekrar anıyoruz.
Bu binanın ana cadde tarafında, Karıncalıdağ’a bakan köşesinin tam altında, temelde, binayı yapanların ve çalışanların isimlerini bulunduran ağzı çok sıkı kapatılmış bir şişe vardır.
O yıl, Cumhuriyet’in 50. Yılı’ydı. Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamalarından sonra gerçekleştirilen ikinci, büyük katılımlı kutlamalardı. 50.Yıl Marşı bestelenmiş, bütün okullarda 50. Yıl’a göre ek çalışmalar gerçekleştirilmiş, logolar, levhalar hazırlanmış, bütün yurtta 50. Yıl’a yakışan kutlamalar yapılmıştı.
İnşası tam da böyle bir kutlama yılına denk geldiği için yeni ek bina farklı bir anlam kazanmıştır. Kitabede bu duygunun belirtilmesi gerektiği düşünülmüştür. Karacasulu anne babaların çocukları için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyen özellikleri de kitabeye yansısın istenmiştir. Bu sebeple o zamanlarda Karacasu Ortaokulunda çalışan arkadaşlarımızla oluşturduğumuz metinde “Cumhuriyet, 50. Yıl, Karacasu, armağan, anne baba” ifadelerinin mutlaka bulunması kararlaştırılmıştır. Veciz bir anlatım olmasına çalışılmıştır. Hazırlanan ifade Karacasu’daki kitabe geleneğine uyularak yeni yapılan binanın giriş kapısının sağ tarafına monte edilmiştir.
BU BİNA, CUMHURİYETİN 50. YILINDA
KARACASULU ANNE BABALARIN
ÇOCUKLARINA ARMAĞANIDIR.
Basit bir mermer levhaya yazılan kitabe metninde, Cumhuriyet’in devamlılığına olan güven hissettirilmiştir. Ve yukarıda belirttiğimiz gibi Karacasulu anne babaların çocuklarının daha iyi okumaları, yarınlara daha güzel hazırlanmaları için çocuklarına sundukları anlamlı bir armağandır, düşüncesi belirtilmiştir. Geleceğin anne babalarına da Cumhuriyet’in diğer kutlamalarında çocuklarına daha anlamlı armağanlar sunmaları hatırlatılmıştır.
İLK ÖĞRENCİLER
1-Sıra okula öğrenci bulmaya gelmişti. İlk yıl öğrenci kayıt defterlerine göre 36 öğrenci ortaokula yazıldı
. Kayıtlara göre bu 36 öğrencinin velilerinin mesleklerine göre çeşitliliği şöyledir: 12 öğrenci çiftçi çocuğu, 9 öğrenci memur çocuğu, gerisi işçi, şoför, deveci, yapıcı, kiremitçi, eskici… çocuklarıdır. Bu, Cumhuriyet’in anlayışını yansıtan bir dağılımdır aynı zamanda. Köylerden gelen 9 kadar öğrenci vardır. Onlar da Yenice, Işıklar, Boyasın…gibi kasabaya çok yakın olan yerleşim yerlerindendir.
Okulun ilk 36 öğrencisi şunlardır:
1-Yüce Alpbaz 2-Avni Portakal 3-Ahmet Ekinciler 4-Ahmet Çoban 5-Ülker Erduran 6-Niyazi Saraç 7-Refik Özcan 8-Sevim Ergün 9-Saki kalıpçı 10-Ahmet Çalışkan 11-NamiKüçük 12-Ali Baş 13- Muzaffer Yenievli 14-Ali Ulvi Yıldız 15-Orhan Görgülü 16-
Necati Ayral 17-Memduh Horasan 18-Kemal Sayar 19-Hilmi Çelik 20-Mustafa
Atçalı 21-Necati Karaman 22-Necati Sertçetin 23-Necati Gümüştaş 24-Baki
Tınaz 25-Nevzat Ekiz 26-Şevket Özaltın 27-Orhan Görgülü 28-Mehmet Cantez
29-Özer Tanyüksel 30-Kemal Ekiz 31-Arif Kuyucaklıoğlu 32-İrfan Öncü 33-İbrahim Karabay 34-Mehmet Dırgalı 35-Hüseyin Dedeoluk 36-Mehmet Çulha
Not: Diğer fotoğrafları görmek için fotoğraf üstünü tıklayınız.