0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

Karacasu Lisesi Mezunu Olmak

Şu  www.uzmunkurusu.com  sitesini  kurgulamam ve de gerçekleştirmem ne güzel oldu bilemezsiniz. Bana ve umarım izleyenlerime pek çok katkısı var.

Saymakla bitmez bunlar. Karacasulu olma bilinci, arkadaşlıkları pekiştirme, geçmişi unutmama, kültür varlıklarını biriktirme, yazı ürünlerinin üretilmesini ve akışını sağlama… gibi sayılabilecek onlarca yarardan söz edilebilir. Zaten birkaç yıl içinde 128 000 defa tıklanmak hele hele bu yıl yani 2011!in ocak ve şubat aylarında bile  8.000 kez tıklanmak sitenin ne olduğunu zaten anlatıyor.

Sözüm site için değil. Site içine serpilen okuyucu notlarından, gönderilen yazılardan ve şiirlerden olacak.

O kadar güzel yazılar, şiirler geliyor ki sevinmemek olası değil. Şiir gibi soylu bir dizilişin keyfini almış insanlarla karşılaşmak hele hele bu insanların günlük yazışmalarında bile şiir diline yakın ifadeler kurması insanı  coşturuyor ve de yazmaya zorluyor.

Karacasu lisesi mezunları bu arkadaşların çoğu. Bakıyorum Facebook’ta da şiir seçkileri, felsefik metinler, şiir diliyle anlatımlar çoğunlukla Karacasu lisesi markası taşıyor. Örnekler mi diyeceksiniz o kadar çok ki…

İşte bazı örnekler:

Deniz Akan Metin Altıok’tan :

“Sen kimin yetimisin, kimi bekliyorsun durduğun yerde?”

Semra Sülükçü Yaman Seneca’dan :

Çoğu şeyi kazanırken bazı şeyleri kaybedeceksin. Hayatta öyle seçimler yapmalısın ki; kazandığın şeyler, kaybettiklerine değsin. “

Yine Semra Can Yücel’den:

Bir insana zorla sevdiremezsin kendini, bana güven diyemezsin.O bunu hissetmiyorsa, tek bir söz söyleyebilirsin: Sen bilirsin “  cümlelerini seçmişler.

Adem Selçuk annesiyle ilgili kendi şiirini sunmuş:

Umut çiçekleri yeşerirdi

Bencillik ekseninde çırpınırken ben

Her şeyinle benimdin her şeyinle benim

Her şey benimdi/ öyle

Sanırdım…anlatmakla anlatamadığım

Köy kokusu emek

Emek kokulu ekmek gibi

Yürek doygusu özlemlerimle

Annemmm!

Yıldız Duman Ercan da  kendi şiirini sunuyor: “

 

SİYAH YELKENİM
Gel gör, bak
Bir başak misali
neden eğilmiş başım.
Bilmediğim bir kışa
dönmüşüm.
Virane tekne gibi
Açık  denizlere
küsmüşüm.
Neden yelkenim siyah?
Gel, gör, bak
Gelebiliyorsan
Gittiğin gibi.
 

Ayhan Çolak  baba özlemini anlatmış:

 Sabah senin kucağında uyurdum

Sobanın ılık ateşiyle

Avya yaprağı Babadağ’ın kekiğine karışır

İnce bir çocuğun bakışını içerdin

Usta bir ustura tıraşı izlerdim

Kapıda gidişini sonra

Tutkuyla yaşanan sonra hep dirilir

Ben soğuk taş evde

Sen nerede kim bilir?

Babacığım .

 

Aynur Yapan Uslu kendi acısını şöyle damıtmış:

Gecenin sessizliğinde

Tüm canlıların uykuya daldığını bilirken

Gözkapaklarının sana inat gittiğini bilmek,

Korkuların su yüzüne çıktığı anda

Sessizlikle karanlığın kardeş olduğunu

Biçare kalakaldığını bilmek

 

Mustafa Dilek de Cengiz Aytmatov’un şu sözlerine takılmış:

 

Sen konuşmaya tenezzül etmezsin suskun sanırlar, ve umursamaz. Bilmezler ki, bi konuşacak olsan yüzüne bakacak yüzleri kalmaz

Serkan Kuruüzüm Can Dündar’dan seçmiş: “Unuttum, dersin çevrendekilere; ama unutamadığını bir tek sen bilirsin.Aşk öyle bir şey işte: Gitse bile unutamıyorsun.”

Özkan Can kendi şiirini sunuyor:

Tüyü bitmemiş kelimeler uçuyor

Beynimde, sarışın, kumral, esmer

Ve zenci gözlerim kamaşıyor,

Güzelliklerinden.

Sen geliyorsun aklıma

Yine, yeniden.

 

 

Emel Kayalı ise bana yazdığı iletide şiir diline yaklaşıyor:

“Merhaba Hocam,

Uzun zaman oldu sizi görmeyeli; ama içimde derinlerde hep duruyor bir kuyuya uzanan sesiniz. Hiç unutmadığım hocalarımdan siz ve öğrettikleriniz.”

Ayhan Çolak da güzel bir düzyazı diline ulaşıyor şu sözleriyle:

En ufak hatırlamalarla beş on dakikada kuruluveren cümleler ve paragraflarla oluşan bu Karıncalı hikâyeleri hafızamda… Devam eden kuş cıvıltıları, çığrışmaları ile bitmeyen bir göç dönüşü gibi… Gökyüzünde çığrışmaları hiç bitmeyen.   Yoksa Mehmet Sayan amcanın hikayesinde anlatılan ve size yansıtılan alçakgönüllülük halim, asla bir tevazu değildir. “

Şiir sevdalısı İlhan Küçükkalay, Hüseyin Kalay  gibi arkadaşlarımız var daha. Düzyazıdaki başarılı çalışmalarıyla Emine Çetinleri, Mehmet Ali Çetinleri, Ali Aytaçları  nerelere koymalı bilemiyorum.

Şiire, yazmaya, okumaya sevdalı kim bilir Karacasu Liseli daha, hangi arkadaşlar vardır?

Dedim ya bir sevinç oluşuyor içimde bu arkadaşlarımızın bu güzel iç dünyalarını yansıtan ürünlerini ve seçkilerini gördükçe.

Karacasu Lisesi büyük başarılara imza atmış bir lise. Üniversite sınavlarında gösterdiği başarılar vesikalı oldu artık. Ama bu akademik başarının yanında adam gibi adam yetiştirmek konusundadır asıl başarısı. Çağdaş, okuyan, araştıran, evine, eşine bağlı, bütçesi sağlam öğrenciler yetişmiştir o okuldan.

Ben o okulda 27 sene çalıştım. Mezunları içinde hayat karşısında denk durmayan öğrencimizi görmedim daha. İnanın öğrencilik yıllarından daha başarılı oldular yaşam içinde. Güzel şeylerle uğraştılar. Güzel yerlerde durdular. Güzel yerlerde soludular. Hepsi hayatın şans torbasının da sunduklarıyla bulundukları yer aldıkları maaş ne olursa olsun hep adam gibi hanım gibi durdular. Vatanlarını, işlerini, evlerini sevdiler.

Keyif alıyorum onları görmekten. Keyif alıyorum onları yaşamın içinde izlemekten. Ve de mesela şimdi bu satırları yazmaktan ve bu satırları yazarken nedense bilmem gözyaşlarımı tutamamaktan.

Sağ olun çocuklar. Yaşasın şiir ve yaşasın damıtılmış insan ruhu.