25 Mart gecesi her zamanki akşamlarımdan biriydi. CNN televizyonunda bir fikir programını izliyordum. Bir ara nereden takıldı gözüme bilmiyorum alt yazıda: “Karacasu Memnune İnci Meslek Yüksekokulu Öğrencisi Gamze Ergün öldürüldü” cümleleri geçmeye başladı. “Karacasu, öğrenci, cinayet” sözcükleri geçiyordu önümden. Ne oluyor demeden yazı kaybolup gitti. Hemen telefona sarıldım. Değerli öğretmenimiz Mehmet Taşdelen’i aradım. Ona sordum. Her şey doğruymuş meğer.
Dünyalar başıma yıkıldı. Gencecik bir fidan, hunhar eller tarafından koparılmıştı. Bütün ruhların üstüne kan damlamıştı. Gamze yavrumuz , o saatten sonra pek çok insanın dünyasında acı bir gecenin ızdıraplı saatlerinin sonunda bir kara haberin öznesi olmuştu. Artık Gamze aramızda yoktu. Huzurlu sessiz bir dünyanın masum, temiz kızıydı o. Namusu için mücadelesinin bütün izlerini arkada bırakarak, teslim olmayarak, bazı değerleri alnının kanlı süsü yapıp da bir sessiz gülümsemeyle aramızdan ayrılmıştı. Ertesi gün bütün gazeteler onun, bir zamanların gülümseyen Gamze’sinin fotoğrafını yayınladılar ve kara haberi yazdılar.
Bütün gece acıyan ruhum beni hiç uyutmadı. Sabaha kadar bir o yana bir öbür yana dönüp durdum yatağımın içinde. Neler neler düşünmedim ki…
Kızımızın annesine babasına bu haber nasıl verilir Allah’ım, diyordum kendi kendime. Onlar bundan sonra hiç bitmeyecek acı ateşlerinde yanacaklar. Allah’ım nasıl dayanacaklar, dedim. Arkadaşları ne yapacak şimdi, diye düşündüm. Uyumak mümkün değildi ki !
Sonra katili düşündün. Karacasulu olamaz dedim. Bizim memleketimizde böyle şeyler olmaz derken ürperdim. Allah korusun eyvah ya bir densiz böyle bir şey yapmışsa o zaman biz ne yaparız dedim. Karacasulular o okulu yapmak için ne kadar çok gayret ettiler. Yüksekokullarını başlarının tacı gibi gördüler. Okullarıyla övünme, gururlanma huyu olan eğitimci halkımızın başı öne eğdirilirse diye düşündüm. Yataktan fırladım kendimi gecenin 3.5’unda ön odaya attım. Yoo yoo olamaz, Karacasu’dan olamaz dedim. Biraz rahatladım.
Ertesi gün, Allah’ım katil bulunsa, dedim durdum. Saat 14’e doğru Erdoğan Orçun öğretmenimi aradım. O Karacasu’da olduğu için biraz lafladım onunla. Katil bulundu mu, bir haber var mı, diye sordum. Yok hocam, dedi. Aradan bir saat geçmeden Erdoğan hocam beni aradı. Hocam, katil zanlısı galiba bulunmuş, bir kargo şirketinin şoförüymüş, Nazilli’denmiş galiba diye telefonla bildirdi. İçimde o katile karşı bitmez bir öfke duyarken bir taraftan da kim sorusunun cevabını bulmakla ve Gamze’nin acıları biraz olsun diner umuduyla rahatlar gibi oldum. Kasabamın temiz halkı için sevindim. Kasabamın gençlerini, bağrıma bastım.
Halkımız çok ağır bir olaydan, çok ağır bir zan altında kalmaktan hemen bir gün içinde kurtuldu. Kasabamıza okumaya gelmiş misafir bir gencinin acısıyla baş başa kaldı.
Yüksekokul, Karacasu’nun diğer okullarıyla birlikte, gözbebeğimiz bizim. Bizim bilim yuvamız, ışığımız, ekmeğimiz, aşımız. Her şeyimiz.
O okula gelen bütün öğrencilerimiz, kasamıza kadar gelip iş aş arayan, bilgilenmek isteyen ana kuzuları. Onların da onlar için kalpleri pır pır eden anaları babaları kardeşleri var. Kaç geceler : “Kızım, oğlum şimdi Karacasu’da nerededir, ne yapıyordur ?” diye geceleri uykularını bölen ana babaları var onların.
Ben yedi yıl o okulun hem kuruluşunda çalıştım hem de sınıfında öğretmen oldum. Hayatımın en onurlu günlerinin bazılarını onlarla birlikte geçirdim. Halkımızın, öğretmenlerimizin ve idarecilerimizin o okulu kurmak için ne kadar çok çalıştıklarını gayet iyi bilirim.
Sözümü sonlarken başta belirttiğim cümlemi tekrar yazmak istiyorum:
Halkımız çok ağır bir olaydan, çok ağır bir zan altında kalmaktan hemen bir gün içinde kurtuldu.
Karacasu Meslek Yüksekokulu ile halkımız arasında var olan sevgi ve güven devam etti. Bundan sonra daha da güçlenerek devam edecek.
Sözümü sonlarsam sokaklarda şiir sözcükleri gibi akan öğrencilerimiz bizim her şeyimiz. Ülkemizin canı ve kanı onlar. Dolayısıyla Karacasu’nun da canı, kanı.
Meslek Yüksekokulumuzun ve Karacasu’nun başı sağ olsun.
Allah, Gamze’nin sevenlerine, ana babasına, hepimize sabırlar versin.
NOT:
Yukarıdaki yazımızı yayınladıktan sonra Almanya’dan sitemize bir Karacasulunun görüşleri geldi. Biz de yazımızı tekrar güncelleyerek bu yazıyı yazımızın sonuna Karacasuluların ne düşündüğü ile ilgili olarak aldık
Mesajı Bırakan : | Gurbette bir Cuma Mahalleli | Tarih:28.03.2011 |
Mesaj : | Hocam merhaba, Gamze ile ilgili yazimi eger yayinlamak isterseniz lütfen önceki gibi sadece rumuzumla yayinlayin. saygilarimla,selamlar |
Mesajı Bırakan : | Gurbette bir Cuma Mahalleli | Tarih:27.03.2011 |
Mesaj : | Hocam merhaba, Gamze olayini televizyonda gördükten sonra sizin yazinizda da belirttiginiz duygularin aynisini bende yasadim.Kendimi odadan odaya attim.Olmadi disari ciktim,saatlerce benim memleketimden böyle bir cani nasil cikar diye icim daralarak dolastim.Allahtanki bu canavarin yakalandigini bugün tekrar televizyondan ve sizin sitenizden ögrendim.Gamze kizin ailesine,memleketimize,arkadaslarina bas sagligi ve sabirlar dilerim. Bu olay bize öyle bir ders olmaliki,6000 nüfuslu Karacasu’da günlük sayisinin bütün okullarla beraber hemen hemen 3500 oldugu bu ögrencilerin birer emanet,birer deger,birer gelecek olduklari halkimiz tarafindan ve ögrenciler tarafindan bilinmeli.Ögrenciler de velilerinin fedakarliliklarini unutmamali. Saygilarimla |