Kendimi bildiğimden beri adını “Kanlı Köprü” olarak bildiğim köprünün ismi hayalimde hep efeleri, yol kesmeleri düşündürmüştür. Yaşım 71. Bugün öğleye kadar yine öyle biliyordum. Ta ki evimize yemeğe davet ettiğim Dereköylü İsmail Kaptan yemekte: “ Hocam o köprünün hikâyesi öyle değil” dediği zamana kadar.
Meğer benim hayalimden başka şeyler varmış.
Kanlı Köprü’nün hikâyesinde unutulup gitmiş söylencelerden küçücük bölümler ve de köprünün yan duvarında, üst kısmı eşelenmiş kırmızı kırmızı renkli, üstüne bir şeyler dökülmüş hissi veren bir bölüm vardı. Zaten Kanlı Köprü’nün hikâyesi de tam o taşlarla başlıyordu.
İsmail ile arabaya bindik ve hemen Dereköy Mezarlığı’na gittik. Çünkü adı geçen köprü bu mezarlığın hemen kıyısında akan derenin üstündeydi.
Köprüyü gördüğümde şaşkınlığımı gizleyemedim. Yıllarca oralarda gezip de gerçek Kanlı Köprü’yü görmemek duygusu ile köprüyü merakla inceledim. Muhteşem bir taş işçiliği hemen göze çarparken Dandalas’ta yıkılan köprüden sonra bu çevrede gördüğüm son orijinal, taş kemerli bir köprü ile karşı karşıya olmanın, bu duyguyu yaşamanın sevinci içindeydim.
Köprünün etrafında dolaşıp her şeyi inceledikten fotoğraflar çektikten sonra Hüseyin Özkan (86) evinin hemen altındaki kahvede Hüseyin Özkan, İsmail Kaptan ve ben oturduk, söyleştik. Hüseyin ağabeyin yaşının 86 olması bizim buralar hakkında 1937’lere kadar bilgi almamızı sağladı.
Köprü Hüseyin Özkan’ın dedeleri zamanında dahi varmış. Ama o zamanları dahi artık kullanılmıyormuş. Ulaşım hemen kahvenin yanındaki beton köprü üzerinden sağlanıyormuş ama 1937’lerde bu beton köprünün olduğu yerde bir tahta köprü varmış ve üzerinden ancak bir kamyon geçebiliyormuş. Bir tane açık kasalı bir kamyon ve üzerinde bir örtü bulunurmuş. Herkes o açık kamyonun kasası içine girer, götürülen eşyalarla, bazen koyunlarla kuzularla beraber Nazilli’ye gider ve dönermiş. Bu kamyonun hangi saatte geleceği belli olmadığı için mesela Dereköy’den Nazilli’ye gitmek isteyen bir kişi yol kıyısına çıkar kamyonu bazen saatlerce beklermiş. Ve estire estire, toz toprak içinde Nazilli’ye varırmış. Yine Özkan’ın anlattığına göre deve kervanları tahıl, çerez, maden taşırlarmış ve çan sesleriyle gruplar halinde bu tahta köprü üzerinden geçerlermiş. Testi yüklü hayvanlar Kuyucak’a ve Nazilli’ye testi taşırlarmış. Tahta Köprü Kanlı Köprü ‘ye Kanlı Köprü Tahta Köprü’ye bakarmış.
Dinlediğim kadarıyla çok işlek bir ticari yol üstündeymiş Kanlı Köprü. Köprüden Karacasu yönüne doğru 100 metre kadar gittiğinizde eski zamanlarda büyük bir melengiç ağacı ve onun dibinde büyük bir su aharı varmış. Fotoğrafta gördüğünüz büyük mermer parçası oradan çıkarılmış. İlginçtir bu çeşme yakınında bulunan koca mermer blokun üzerinde zamanın daha silemediği kalın puntolu Arap harfleriyle yazılmış bir ibare bulunuyor. Bu noktadan Nazili ve Karacasu yönlerine gittiğinizde yine bu şekilde kemerli köprülerin olduğu bunların bazılarının yol altında kaldığı bazılarının da yıkıntılarının durduğu anlatılıyor. Deve kervanları koca çınar diplerinde bulunan kahvelerde durur, deveciler develeri ıhtırdıktan sonra kahve içip dinlenirlermiş. En çok şikâyet ettikleri de çerez çuvallarını bıçakla kesip çerez aşıran çobanlarmış.
Kanlı Köprü ’ye kanlı köprü denmesinin sebebi köprünün Dandalas yönündeki yüzünün sol tarafındaki duvarda bilinen bütün zamanlarda yağmura kışa yaza rağmen silinmeyen kırmızı büyük leke imiş. Köylüler ta atalarından duyduklarına göre “ burada bir kız çocuğu kurban edilmiş.” O zaman onun kanı bu taşların üstünden akmış ve bu güne kadar hiç silinmemiş. Bir şeyleri unutturmamak için taşların içlerine kadar kırmızı renk sinmiş. Ama bu arada uyanıklar da çıkmamış değil! Bu bir işarettir deyip ardında bir hazine bulmak umuduyla köprünün üstünü kazmışlar. Tabii bir şey çıkmamış.
Köprü yüzyıllara karşın sağlam taş işçiliğiyle, zenginleştirilebilecek söylencesiyle güzel bir turistik mekân olma izlerini taşıyor. Tarihî bir yolun ayak seslerini bize duyuruyor.
Kanlı Köprü, Dereköylülerin, Karacasuluların sahip çıkmasını bekliyor. “Ben geçmişi size taşıdım, siz de beni geleceğe taşıyın” diye bize sesleniyor.