Dün Çanakkale Şehitlerini andığımız gündü.
Facebook’ta, whatsaap’ta şehitlerimize saygı anlamında çok samimi ifadeler yazıldı. Bu yazılar günün çeşitli yönlerini ön plana çıkardı. Ancak bugün, dünden, günün anlamını kavramakla ve şehitlerimize duyduğumuz vefa ile ilgili izler kaldı geriye. Zaten bir milletin ulus bilinci böyle günlerden de güç alarak zenginleşiyor. Şu konu konuşulabilir mi diye düşünüyorum: Çanakkale Savaşı ve o savaşta yaşananlar bugün Anadolu Yaylası’nda yaşayan 82 milyon insan için bulunmaz bir laboratuvar. Bu savaşın sebepleri, oluşundaki koşullar, teknik veriler, sonuçlar üzerinde her yıl konuşsak ve bugün/yarınla ilgili milletimiz için ana doğrular saptasak olmaz mı? Törenlerle birlikte sempozyumlar, paneller tertiplesek olmaz mı? Hamasi duygular güzeldir ve bir millet için gereklidir. Ama bir millete gerekli olan ana doğrular işte tam da bu tür büyük sosyal olaylar içinden çıkarılır. Japonlar, okula yeni başlayan çocuklarını ilk gün Nagazaki’ye veya Hiroşima’ya götürürler. Bunun sebeplerini ERSOY YILMAZ “Japonlar Çocuklarını Hiroşima ve Nagazaki’ye Niçin Götürürler?” başlıklı yazısında anlatıyor. Şimdi o yazıdan bir bölümü okuyalım: “…Eğitime şok testler uygulayarak başlarız. Önce çocukları uçak kadar hızlı giden trenlere bindirir ve çok katlı yollardan geçiririz. En üstün teknolojiyi gösterir, robotlarla çalışan dev fabrikalarımızı gezdiririz. Bu baş döndürücü teknoloji karşısında sarsılan ve şoke olan çocuklarımıza deriz ki: -İşte gördüğünüz bu hızlı trenleri ve üstün teknolojiyi sizin atalarınız yaptı. Eğer siz daha çok çalışırsanız daha hızlı giden ulaşım araçları yapar, daha üstün teknoloji meydana getirir, daha modern fabrikalar kurarsınız… Sonra çocuklarımızı Hiroşima ve Nagazaki’ye götürüp düşmanın harap ettiği bölgelerimizi gezdirir ve bu defa da deriz ki: Bakın, eğer siz birlik beraberlik içinde çalışmazsanız, işte düşmanlar sizin ülkenizi yakar, yıkar, bu hale getirirler. Ama birlik beraberlik içinde çalışırsanız, güçlü olursunuz, düşmanlarınız size saldırmaya cesaret edemezler. Artık birlik beraberlik içinde çalışmak ve çalışmamak konusunda kararınızı siz verin… Bu örneklerle çocuklarımız kendilerine gelerek iyi ve çalışan bir Japon genci olma yolunda milli bir şuur ve heyecanla okumalarını sürdürür” Sonra, Japon heyetine bir soru yöneltilir: “İyi de bizim Hiroşimamız, Nagazakimiz yok ki?” Verilen cevap nettir? “Sizin Çanakkaleniz var!” Sadece Çanakkale mi? Unutuldu mu, yoksa anlaşılması için örnek yeterli mi görüldü, bilemiyorum. Fakat, liste Sarıkamışlar, Dumlupınarlar, Kocatepeler şeklinde de uzatılabilir. Belki bu anlatılanları, hamaset, mübalağa veya boş laflar gibi değerlendirenler olabilir. Türkiye’de bundan önce yapılması gereken çok şey var, diyecekler de olabilir. İtiraz edeceklerin kendilerine göre haklı tarafı da olabilir. Ancak unutmayalım ki, milletlerin güç unsurlarının nelerden oluştuğu şöyle sıralanıyor: -Askeri güç -Ekonomik güç -Politik güç -Coğrafya gücü -Teknolojik güç -Nüfus gücü… Bu unsurların her biri veya toplamı, milletlerin uluslararası alanda güçlü olmasında etkilidir. Peki başka unsurlar var mı?Var tabi ki. Bir de sayılanların her biri kadar önemli, belki daha da öne çıkabilecek; elle tutulamayan, gözle görülemeyen başka bir güç daha var: -Milletlerin sahip olduğu milli moral gücü var. Normal şartlarda ölçülmesi zor olan milli moral gücü, milletlerin kaos ve bunalımlı dönemlerinde ölçülebiliyor. Yani milli moral gücünün mihenk taşı kaos ve bunalımlı dönemlerdir. Eğer, milli moral gücü yeterli değilse, diğer güçler çok da bekleneni veremeyebilir. Herhalde, Japonlar çocuklarının morali altüst olsun diye Hiroşima ve Nagazaki’yi gezdirmiyor. Sanıyorum ki, milli moral güç yüksek olsun diye gezdiriyor. www.fibhaber.comhttp://www.fibhaber.com/japonlar-cocuklarina-hirosima-ve-nagazakiyi-nicin-gezdirir-makale,490.html Değerlendirme sizlerin. Saygılar. |