0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

Eski Zaman Masalı

ESKİ ZAMAN MASALI

Çok eski zamanlardı…
Televizyonların olmadığı dönemlerdi…
Sıcak yaz günlerinin serinleyen akşamlarında,yemek yedikten sonra gemici fenerleri ile eş,dost ve akraba evlerine çatkapı habersiz ve teklifsiz gezmeye gidilen günlerdi.
Bütün bunları sanki biri yaşamıştı da,yaşayan o biri ben değildim.
Uzaktan seyrederdim çekirge sesleri arasında ateşböceklerinin ilerleyişini andıran fenerli ailelerin daracık,yar yamaç,patika yollarda yürümelerini arkalı önlü tek sıra halinde.
Duvarlarından bir alt mandala şarlakların aktığı gökyüzüne uzanmış beyaz selvilerin (kavakların) diplerinde;fındık, elma ve şeftali ağaçlarının gölgesinde koyunların otladığı,sirken ve dalaganlı çayırların olduğu sıcak yaz günleriydi.
Cırcır (ağustos) böcekleri günboyu şarkılarını söyler,dereden şırıl şırıl akan suyun ceviz ağacı dibindeki şarlan dan*(küçük çağlayan) dökülürken avazı çıktığı kadar bağırdığı günlerdi.
Dere içindeki gür üzümlerini (böğürtlen) toplayan çocuğun,eline batan dikeni önemsemeyip,çıtırtısından ürktüğü kara yılanın yamaç boyunca ilerleyişini izlediği öğle sıcaklarıydı.
Çardaklarda üzümler olurdu çeşit çeşit.Setler halindeki bağda,üst setten alt sete uzanırdı asma çardakları Babil in Asma Bahçeleri gibi,kalın kütüklerden kurulmuş çardaklar üzerinde bir çocuk canbaz misali kollarını açarak dengede yürürdü.
Her ay değişik cins şeftaliler olgunlaşırdı güneşin vurduğu ağaçların tepelerinde.Ağaca tırmanır,irileşmiş şeftalinin kabuklarını ellerinizle ince zar gibi soyar,şapur şupur suyunu akıtarak yerdiniz dalında olgunlaşmış meyveleri.
Bir ağacın üç ayrı dalında üç ayrı cins elma olurdu.Kırmızı Starking,sarı Golden,kırmızı yeşil çizgileriyle kocaman Arap güzeli.Görenleri şaşırtan bu durum,müthiş yetenekli bir adamın hünerli elleriyle aşılanmış Starking cinsi ağacın diğer dallarının Golden ve Arap güzeli ne dönüştürülerek zaman içerisinde çeşitlendirilmesiydi.
Hele oğulması,hele ki oğulması elması.Yaz elmalarının kendine has kokusuyla özgün elmasıydı.Sarı elma,orağ elması,Berber Süleyman elması,liste uzar giderdi…
İncirler olurdu Aydın a özgü,gün doğarken,sabah serinliğinde taze taze koparıp yenilirdi Karayaprak cinsi.İncir ağacından düşen iflah olmaz derlerdi de çocuklar şaşırır niye ki diye sorarlardı.Meğer kalın görünüşüne rağmen çok kırılgan ve nazik bir yapısı varmış incir ağacının.
Hele armutlar,hele armutlar; limon armutları,götü karalar, şakır şakır suyu akan olgunlaşmış koskocaman ekşi armutlar.
Döngeller,kayısılar,kara erikler,yeşil erikler,formaza erikleri,cezayir erikleri,ayvalar,narlar…
Saymakla bitmeyen meyvelerin olduğu günlerdi.
Radyo seslerinin her bağdan ayrı ayrı yükseldiği,Neşet Ertaş lı,arkası yarın lı,Zeki Müren li yıllardı.
Komşuların birbirine ünleyerek seslendikleri yıllardı,elektrik yeni bağlanmış,bir bağdan bir bağa kablolarla ortak kullanılan zamanlardı.
Yataklar yüklüklerden alınarak odanın tahta tabanları üzerine serilip,yaylada kalabalık günlerde zaten iki odalı bağ evlerinin bir odasında kadınların ve kız çocuklarının yattığı,diğer odasında erkeklerin ve erkek çocuklarının dizilendiği,gene de sığmayanların hayattan horultularının yükseldiği,çocukların geceyarısı tek başlarına bahçenin uzak köşesindeki helaya gitmeye korktukları mutluluk akan yıllardı.
Eşek sesleri,koyun keçi sesleri,tavuk sesleri kuş seslerine karışıp,zamanın su gibi aktığı,yemeklerin yer sofralarında tertemiz sofra bezleri üzerine kasnaklarlarla yükseltilip sinilerde çalakaşık yendiği akşamlardı.Testi büyük toprak küptü çocuklar için,bardak topraktan sürahi.Tek maşrapadan içilen suyun maşrapa çalkalanıp temizlendikten sonra içildiği yıllardı.
Sohbetler olurken bağların geniş hayatlarında,çocukların günün yorgunluğunun da etkisiyle babalarının dizleri dibinde uyuyakaldıkları yıllardı.Anne dizinde uyumak mümkün değildi ki.onların iki dizlerinin bir araya gelip oturamadıkları,mutfağın aşağıda olmasından ve sürekli misafirlere hizmet etmekten dolayı doğru dürüst sohbet bile edemedikleri gecelerdi.
Biberlerin ipte,domates sularının da güneşte kurutulduğu yıllardı.
Sıcak yaz gecelerinde boyu bir metreyi bulan,keçi gübresi ile yetiştirilmiş incecik patlıcanların oyulup,ipe dizilip kurutulduğu gecelerdi.
Sonbaharda bağbozumunda pekmezlerin yapılıp,şıraların içildiği,taze ceviz içlerinin iplere dizilip cevizli sucukların yapıldığı yıllardı.
Havuzdaki yüzlerce sazan ve kaya balığının Ahmet Deresi nden veya Dandalas dan tutulup getirilip,üretildiği zamanlardı.
Çocuklar havuzlara düşüp ölmesinler diye üzerlerine ahşap hayatların yapıldığı yıllardı.
Çeşmeye dayayıp ağzını kana kana su içmenin,çalıştıktan sonra taşın üstünde peynir ekmekle çiğ badılcanı bölüp ,soğanı yumrukla kırıp,kocaman domatesi tuz ekip ısırarak yemenin ayıp sayılmadığı yıllardı.
Güzellikli yıllardı.

Süleyman Bezci
17 ekim 2017