0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

DEMİRCİ MEHMET EFE KARACASULUDUR

Hangi tarihî kaynağa baksanız Demirci Mehmet Efe’nin memleketi olarak Nazilli/Pirlibey gösterilir. “Millî Mücadele kahramanlarından olan demirci Mehmet Efe 1885 yılında Aydın’da doğdu. Babası, Nazilli’nin pPrlibey köyünde demircilik yaptığı, kendisi de onun yanında çalıştığı için “demirci” lakabıyla anılırdı; sonradan bu lakabı kendisine soyadı seçti.” Deyip  Demirci’nin Nazillili olduğu yargısına varanlar vardır.

Hâlbuki gerçek bu değildir.

Bir kere Pirlibey bugün olduğu gibi Nazilli’ye bağlı bir köy(mahalle) değildi. Osmanlı Dönemi’nde Pirlibey, Karacasu’nun bir köyü idi. Ve bu hâl 1950’lere(?) kadar böyle kalmıştı. Daha sonraki idarî bölünmede Pirlibey köyü Nazilli’ye bağlandı.

Karacasu eskiden Tavas yönünde Vakıf’a; Nazilli/Kuyucak yönünde  Pirlibey’e, Yamalak’a, Azizabat’a, Karapınar’a  kadar uzanan büyük bir bölgeyi kapsayan ilçe merkeziydi.

Daha sonraları Yamalak, Azizabat, Pirlibey, Karapınar köyleri Karacasu’dan ayrıldı. Bu yerler Karacasu ile o kadar iç içe geçmişlerdi ki Karacasulu bazı vatandaşlarımızın bu ova köylerinde geniş arazileri dahi olmuştur. Bugün dahi bu yerlerin- ilçe merkezleri değişse bile- buralarda Karacasuluların işlettikleri tarlalar vardır.

Karacasu’da imal edilen ayakkabılar, semerler, yularlar, deriler, testiler bugünkü Biresse, Amasya(Bozdoğan) köylerinden başlayarak demin saydığımız ova köylerine satış için götürülür ve oralardan da zeytinyağı, incir, basma… gibi diğer ihtiyaç gıdaları ve malzemeleri alınırdı. Bununla da kalınmaz eskiciler, nalbantlar, kalaycılar bu köylere giderler ve ticaret yaparlardı.

Daha sonraları Yamalak, Azizabat, Pirlibey, Karapınar köyleri Karacasu’dan ayrıldı.(1950’ler)

Bu zanaatkarlardan birisi de Demirci Mehmet Efe’nin babası Süleyman Ağa idi. Karacasu’da bugünkü Cuma Mahallesi’nde demircilikle uğraşırdı. Sülale isimleri de DEMİRCİLER idi. Tarih 1880’lerdi.

Umarız daha iyi bir iş hayatı için 1880 öncesi Karacasu’da yaşayan DEMİRCİ SÜLALESİ’nin iki evladından birisi ki Demirci Mehmet Efe’nin babası Süleyman Ağa Pirlibey’e ailecek taşınır. Pirlibey’de bir demirci dükkânı açar.

1885’te de Pirlibey’de  Demirci Mehmet Efe doğar.

Demirci Süleyman’ın kardeşi olan Demirci Abdullah Karşıyaka’da demircilik yapmaya devam etmiştir.

Pirlibey’de doğup büyüyen Demirci Mehmet Soyadı Kanunu çıkınca herkes gibi bir soyadı seçmek durumunda olmuştur.

Demirci Mehmet Efe soyadı yazdırmak için amcasının oğlu Hasan Ali ile Karacasu nüfus memurluğuna gitmiş ve bizzat Demirci Mehmet Efe amcasının oğluna:  “Benim soyadım DEMİRCİ senin soyadın da DEMİR olsun” demiş ve bu ailenin iki amcaoğlu birbirini çağrıştıran soy isimleri almışlar ve sülale isimlerini soy isimleriyle devam ettirmişlerdir.

Kurtuluş Savaşı’nda Demirci Mehmet Efe Köşk Cephesi’nde Kuvvayı Millî’nin mücadelesinde önemli görevler üstlenmiş, amcasının oğlu Hasan Ali Demir de Kurtuluş Savaşı’na katılmıştır ve savaş sonrasında İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

 

Demirci Mehmet Efe ve ailesi,  Kurtuluş Savaşı sonrasında yaşamlarına Nazilli’de devam etmişlerdir. Amcaoğlu Hasan Ali Demir Karacasu’da kalmıştır.

Hasan Ali Demir’in anne ve babası birbirlerinden ayrılınca Demirci Mehmet amcaoğlu Hasan Ali Demir’i Boyasın’da(Esençay) bir aileye iç güveyi olarak damat etmiştir. (Sağda Hasan Ali Demir,

Solda Ethem Demir,Hasan Ali’nin oğlu,Mustafa Demir’in babası)

Böylelikle 1880 öncesi Karacasu’daki Demirciler Sülalesinin iki kolundan birisi Karacasu’nun Esençay(Boyasın) köyünde diğeri de Pirlibey köyünde yaşamıştır. Demirci Mehmet Efe Savaş sonrasında da amcaoğlunun oturduğu Boyasın’daki evlerine defalarca gelip gitmiş, onların evinde defalarca kalmış, akrabalık bağlarını unutmamıştır.

Pirlibey köyü 1950’li yıllardaki idarî taksimatla Nazilli’ye bağlanmıştır. Maalesef bu idari bölünmeyi kaçıran araştırmacılar Demirci Mehmet Efe isminin geçtiği yazılarda Demirci Mehmet Efe’yi Nazillili olarak göstermişlerdir.

Karacasu yerel örgütleri ise her yaz mevsiminde Kahvederesi Yaylası’ndaki evine gelen ve bütün yazlarını Karacasu’da geçiren Demirci Efe’ye sahip çıkarak bu konudaki yayınlara gerekli yazılarla cevap verememiştir. Kurtuluş Savaşı’nın Köşk Cephesi’nde önemli işler başarmış bu milis komutanını, Karacasulu olarak gösterecek çalışmalar yapamamıştır.

Karacasu’nun Esençay köyünde ikamet eden Ali Demir’in, Aydın’da yaşayan Mustafa Demir’in ve onların babaları olan rahmetli Etem Demir’in Demirci Efe Sülalesi’nin evlatları olduklarını

(Mustafa Demir, Ethem Demir’in oğlu)

 

Kaçırmışlardır. Maalesef Karacasu yerel yöneticileri bugün dahi dünkü Karacasu’ya karşı kayıtsızdırlar.

Süleyman Rüşdî, Demirci Mehmet Efe, Mustafa Hulusi; Sevenler İlkokulunu, ortaokulunu, Atatürk İlkokulunu, Kırçiçeği Anadolu Lisesini, Merkez İlkokulunu yaptıranlar ancak son dönemdeki memleket evlatlarının gönüllü çalışmalarıyla yazıya geçirilmiştir.

Mesela 1929’da vefat eden ve Karacasu Mezarlığı’nda yatan Hacı Beyoğlu Mustafa Bey’i nasıl da unutmuşuz! Bakın ona ait 1929 tarihli mezar taşında ne yazıyor? “Hayatını memleket için hasreden Hacı Ali Bey oğlu Mustafa Bey burada yatıyor.”

Memleket için ömrünü hasretmiş Hacı Beyoğlu Mustafa Bey Karacasu için neler yaptı? Bir ömür Karacasu için ne gibi yararlı işler yaptı?

Süleyman Rüşdî neler yaptı?

Mustafa Hulusi, Talat Bey, Tabak Hacı İbrahim, Dede Salih Alpbaz neler yaptılar?

Oğul Salih Alpbaz ne gibi değerli notlar bıraktı? Niçin Köprü kitabelerini korudu?

Unutmuşuzzzz!

Bu çalışmaların önemini, değerini bilememişiz.

Bir de iddialı sözcüklerle iddialı cümleler kuruyoruz:

                      Karacasu’yu bir kültür kasabası yapacağızzzzz,

                       Kurumumuz Karacasu kültür varlıklarına sahip çıkıyorrrrrr, diye.

 Ama nasıllllll?

 SON SÖZ:

Karıncalıdağ ile Babadağ arasındaki vadinin sırtlarında kendimizce yüzyıllardır yaşayıp gidiyoruz.

Yukarıda yazdım, olanı biteni unutmamamız gerekiyor diye.

Yaşayışımızın özelliklerini, insanlarımızı, başarılarımızı, başarısızlıklarımızı… unutmamalıyız.

Hele insan Karacasu gibi bir kültür hazinesinde yaşamışsak hiç unutmamalı!

Biz unutmak istemedik. Olanı biteni en azından yazıya geçirerek mesela Demirci Mehmet Efe’nin de Karacasulu olduğunu vurgulamak istedik.

 

Not: Yazıdaki anlatılanların canlı kaynağı:

Mustafa Demir(69)

 

Cumhuriyet Mah Bayrak Caddesi no 37 Aydın

05333225223

Soldaki fotoğraf  ( Hasan Ali Demir,

Solda Ethem Demir,Hasan Ali’nin oğlu,Mustafa Demir’in babası)

Tekli fotoğraf Mustafa Demir’e aiittir.

 

.