OKTAY EKİNCİ
14 Aralık 2010 tarihli Cumhuriyet gazetesi
UYGARLIKLARIN İZİNDE
AYDIN’IN AYDIN’LARI KARACASU’DA
Kültürel miras “aklın tarihini” belgelediği için “aydınlanma”nın da “bilinç kaynağı”dır. UNESCO’nun Dünya Mirası listesi ölçütlerinden birincisi aynen şöyledir. “Yaratıcı insan dehasının ürünü olması…”
Aklın ye yaratıcılığın ge1işimini en gözle görülür, elle tutulur açıklıkta “mimarlık tarihi” kanıtlar. Örneğin Ayasofya, onca depreme rağmen “duruyorsa, bugünkü “akıl yoksunu” rant inşaatçılığının 1472 yıl önce henüz(!) “akla gelmemiş ” olmasındandır..
Aydın’a bağlı Karacasu’daki zarif Afrodisias kentinin şaşırtıcı mükemmellikteki heykelleri de “hüner”li aklın ürünüdür. Eski Roma yasalarının kentin mimarlarını ve heykeltıraşlarını “vergiden muaf” tutması, sanatın ve sanatçının kutsanmasından ötürüdür. Bu nedenle YOK’ ÜN, hukuk fakültelerinden Roma Hukuku dersini kaldırma niyetini duyunca düşünmüştüm: “Sakın akıl ve yaratıcılığa 2 bin yıl önce verilen değeri bile hazmedemiyor olmasınlar?”
B İLGİ ve KÜLTÜR KASABASI
Kültürel mirasla aydınlanmanın bu1uşması sadece düşünce ye uygarlık tarihinde değil, Karacasu’da da gözleniyor. Afrodisias’la kol kola yaşayan “6 bin nüfus”lu ilçede okuma yazma oranı “yüzde 99”… Karacasu Lisesi’nden başka Anadolu Lisesi, Halk Eğitimi ile Mesleki ye Teknik Eğitim merkezleri de var… 10’u birleştirilmiş sınıflı 19 ilköğretim okulu ve anaokuluyla birlikte Adnan Menderes Üniversitesi’nin “Memnune İnci Meslek Yüksek Okulu” da burada…
Liseyi ve ilköğretim okulunu “Karacasu’yu Sevenler Derneği” yaptırmış.. İzmir’de 1996’da kurulan “Karacasu Geliştirme ye Eğitim Vakfı” da bu “bilgi ye kültür kasabası’nın daha da ge1işmesine katkılarda bulunuyor.
MYO’da ders veren Afrodisias Müzesi uzmanlarından Arkeolog Umut Doğan, böylesi “aydın” bir kasabada “kültürel mirasın Önemi”ni anlatmamı isteyince, önce okulu merak ettim… Henüz 10 yaşındaki MYOda, binden fazla öğrenci muhasebe, ticaret, turizm ye otelciliğin yanı sıra yöre sanatlarından beslenen “dericilik ve seramik”, “takı tasarımı ye süs eşyaları” ile “mimari restorasyon” öğrenimi de görüyor..
Öğrencilerin, çıkarılan antik eserlerin temizlik ve bakımlarının yanı sıra külltür envanteri çalışmalarına yaptıkları katkıları da anlatan Doğan diyor ki: “MYO’nun artik ‘restorasyon Laboratuarı’na kavuşması gerekiyor. Binası hazır; tamamlanmasını kim sağlarsa laboratuara adı verilecek…”
TİYATRODA DOĞMUŞ
Anadolu uygarlıklarıyla iç içe bir eğitimin sadece öğrencileri değil, okulun emektarlarını da nasıl “aydınlattığını” MYO’nun Yozgatlı şoförü Kenan Erdemir’den anlıyorum. Denizli Çardak Havaalanı’ndan iki saatlik yolculuğumuzda “Eski evler ne durumda” diye sorunca diyor ki, “Başkan el attı ama hangi birini kurtarsın? Keşke mimarlara önce bu evler öğretilse, o zaman yeni binaları da güzel yaparlar”…
Karacasu’ya 10 km. kala, MYO Müdürü Doc. Dr. Tuna Doğan, yardımcısı Mehmet Çelik, okutman Mesut Gönenç ve Belediye Başkanı Mustafa Büyükyapıci’yla Afrodisias’taki Anatolia Restaurant’da bulunuyoruz; yani, “doğum yeri”ni soranlara “tiyatroda..” diyen Mehmet Çevik’in lokantasında… çünkü eski Geyre köyündeki doğduğu ev, antik tiyatronun da bulunduğu “akropol” tepesindeymiş. Simdi o tiyatroyu gezen turistlere “kir” lokantasında “yöresel yemekler” ikram ediyor…
Karacasu’da, öğrencilerle birlikte yöre köylerinden söyleşiye gelen “aydın” insanlarla da kucak lasıyoruz. Bir öğretmen, yoğun ilginin nedenini şöyle özetliyor; “oy istemeye değil, öğretmeye geldiğiniz için”… Hınca hınç dolu salonda yaklaşık 2 saat süren söyleşimizin her “anındaki o dikkatli ve merak dolu dinlemeyi ne sempozyumlarda gördüm, ne de üniversitelerde… hele sonunda, o her biri yurt sevgisi dolu soruları ye “katkı”ları keş ke yayımlamak mümkün olsa… “Geçmişi korumak geriye gitmek için değil,geleceği köklerimizi yitirmeden kurabilmek gerekli. Diyebilen bir belediye başkanının bu bilinçle seçildiğini de keşke bütün siyasiler gidip görebilse…
BELEDİYENİN ÇABALARI
Karacasu sanki “Cumhuriyet Devrimi”nin o efsanevi yıllarındaki “Anadolu aydınlanması” heyecanını yaşıyor. Gecen donemin Belediye Başkanı Emin Mete, 1867’den bu yana “ilce” olan kasabaya 2007’de “Etnografya Müzesi”ni kazandırmış. Seramik, dokuma, demircilik, ahşap işçiliği gibi tarihten gelen sanatların sergilendiği müzede Osmanlı mezar taşlan, halılar, Cumhuriyetin ilk resmi mühürleri ve bir de 10. yil anıtı var…
Yeni Belediye Başkanı Büyükyapıcı ise önceki dönem gerçek1eşen Süleyman RÜşdi Türbesi, Çarşı Camisi ve Karşıyaka Köprüsü restorasyonlarına şimdi de eski Karacasu Evleri”nin kurtarılması ile testi ye bardağın yanı sıra Ege’de ün yapan Karacasu güveçleri”nin üretildiği geleneksel seramik “atölye”lerinin yaşatılması ’ calışmalarını da ekliyor. İki tarihi sokağın özgün dokusuyla düzenlenmesini ve koruma altındaki evlerden “metruk” ye bakımsız olanlarına belediyenin sahiplenmesi çalışmalarını da programına a1miış bile…
O gün Afrodisias’ta ilk sistemli kazıları 60’larda başlatan, 1990’da yitirdiğimiz Prof. Dr.Kenan Erim’i de andık; Prof. Dr. Ronald Smith’in devraldığı kazıların kesintisiz sürdüğünü sevinerek öğrendik…
Sözün kısası Karacasu’dan “aydınlanarak” ayrıldık…