Cumhuriyet Bayramı’mız Kutlu Olsun
Daha öncesinin savaşları var; ama biz 1877 Osmanlı Rus Savaşı’yla başlayalım anlatmaya.
Azınlıkların isyanları, 1861’den beri devam eden özerklik istekleri, Hıristiyan halkın ezildiği şeklindeki propagandalar, Romanya ve Bulgaristan’ın Osmanlı’dan ayrılıp bağımsız devlet kurmak arzuları ve Rusya’nın yayılmacılığı 1877 Osmanlı Rus Savaşı’nı başlattı.
Bu savaş, 93 Harbi diye de isimlendirilirken Plevne Savunma’sıyla ve Erzurum Aziziye Tabyaları’yla da ünlenmiştir. Sonuçları itibariyle daha sonraki savaşların sebebi olmuştur.
Bu savaşta, Rus orduları batıda bugünkü Yeşilköy’e doğuda da Erzurum’a kadar geldiler.
Bir yıl süren savaşta binlerce askerimiz şehit oldu. Balkanlarda yaşayan Müslüman halk hem kıyıma uğradı hem de 1.000.000 kadarı Anadolu’ya doğru göç etmek zorunda kaldı.
93 Harbi; kaybedilen toprakları, kaybedilen insanları ve muhacirleriyle bu milletin hafızasına ağıtlarla, türkülerle yazıldı.
1911’de bu sefer Trablusgarp Savaşı başladı. Bu sefer İtalyanlar yeni pazarlar ve yeni ham madde kaynakları bulmak amacıyla Osmanlının Trablusgarp eyaletine saldırdılar. Trablusgarp, Fizan ve On İki Adalar, Rodos Adası kaybedildi.
1912’de, hemen bir yıl sonra Balkan Savaşı başladı. Artık Osmanlı Balkanlardan tamamen sürüp çıkarılmalıydı. Bu amaç için Yunanistan, Karadağ, Bulgaristan, Sırbistan Rusların isteklendirmesiyle birleştiler.
Osmanlı Devleti hem askerini hem de silah stoklarını bu savaşta kaybetti. Binlerce göçmen akın akın İstanbul’a doğru göç etti. Bulgarlar Edirne içlerine kadar geldiler. Edirne kahramanca savunuldu. Ama savaşta yenildiğimiz için Meriç Nehri’nin batısını kaybettik.
İki yıl sonra I. Dünya Savaşı başladı. Osmanlı Devleti Galiçya, Makedonya, Kafkasya, Çanakkale, Filistin, Hicaz ve Yemen, Irak Cephelerinde savaşmak zorunda kaldı. Yine binlerce insan ve öz varlık kaybı oldu. Malum anlaşma sonucu Anadolu Ankara önlerine kadar işgal edildi.
Koca imparatorluk kalmadı. Kalmadığı gibi anayurdu da işgal edildi.
Malî bir çöküş ve ülkede %300 enflasyon kaldı geriye. 18, 35 yaş arasında büyük bir nüfus açığı oluştu. Üretici nüfus kalmadı. Ülkenin okumuş kadrosunun büyük kısmı bu savaşlarda şehit oldu. Kağnılarla, dört tekerlekli atlı arabalarla ulaşım ve nakliyeyi sağlamaya çalışan 13 milyon kadar insan kalmıştı artık Anadolu’da. Onlar da açtılar, acılıydılar, yorgundular. %90’nı okuma yazmayı bile bilmiyordu.
Bütün kaleleri alınmış, bütün tersanelerine girilmiş; ülke bilfiil işgal edilmişti.
Umutsuz halkı umutlandırabilmek için ünlü şair: “ Korkma!” diyordu.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın/Belki yarın belki yarından da yakın, diye haykırıyordu. İzmir’de Hasan Tahsin İşgal güçlerine bedenini siper ediyordu.
Ardından Samsun’a çıkış, Amasya Tamimi, Kongreler, Büyük Millet Meclisi’nin var oluşu; Birinci, İkinci İnönü Savaşları, Sakarya Savaşı ve nihayet Büyük Taarruz, 9 Eylül İzmir Vilayet Konağı’na bayrağımızın dikilişi.
Tam da 45 sene savaşan ve bu savaşlarda ordularını, topraklarını, insanlarını kaybeden; ama özgür yaşama iradesini asla kaybetmeyen milletimizin ne kadar övünse de az denilecek bir başarısıdır bu. Tam da öldü denildiğinde tekrar Anadolu yaylasında al bir sancak olup dalga dalga dalgalanmak, kolay iş midir bu?
Yukarıda anlattığım savaşları, göçleri, acıları bir sinema sahnesi gibi lütfen hayal edin.
Kolay iş midir bu?
Hey On Beşli On Beşli
Çanakkale İçinde Vurdular Beni
Burası Muştur(Huş?) Yolu Yokuştur / Giden Gelmiyor Acep Ne İştir
Tuna Nehri Akmam Diyor, Etrafımı Yıkmam Diyor
İzmir’in Kavakları Dökülür Yaprakları
Dağ Başını Duman Almış, Yürüyelim Arkadaşlar
İzmir’in dağlarında çiçekler açar.
Altın güneş orda sırmalar saçar. Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar. Yaşa Mustafa Kemal Paşa,yaşa; Adın yazılacak mücevher taşa. Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan; Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan; Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan. Şeklinde alt alta sıralayabileceğimiz bazen hançerler gibi acılı ağıtlar; bazen okyanuslar kadar coşkulu türküler, marşlar kendiliğinden ortaya çıkmadılar elbette.
Tarih, kitaplarda satır satır yazılmışken vicdanlı halkının yüreğinde de bir ayna gibi ışıl ışıl durur.
Bütün bu savaşlarda savaşanları, gazileri, şehitleri düşünüyorum. Göç eden, kıyıma uğrayan Balkan Türklerini düşünüyorum. 50 yıl durmadan savaşmış halkımızı düşünüyorum. Kafkaslarda bir gecede donan binlerce insanımızı düşünüyorum. Hepsi ana kuzusuydular. Baba idiler, koca idiler, dayıydılar, amcaydılar. Onları düşünüyorum. Meçhul sözcüğünün sihriyle sihirlenmiş MEÇHUL ASKER kavramını düşünüyorum.
Kendimi borçlu hissediyorum.
Cumhuriyeti kuranları düşünüyorum. Özlemleri olan çağdaşlaşmak fikrine gönülden saygı duyuyorum.
TÜRK MİLLETİ ÇALIŞKANDIR
TÜRK MİLLETİ ZEKİDİR demişler.
ÇAĞDAŞ OLUN, ZENGİN OLUN, ÖZGÜR
OLUN, TAM BAĞIMSIZ OLUN demişler.
Biz bunları düşündük, yaptık; siz daha güzellerini düşünün, yapın demişler.
Daha ne yapsınlar!
Bir ateş çemberinden kurtulup bize bağımsız, sınırları ve hedefleri belli demokrasinin geliştirilebileceği bir dünya bırakmışlar.
Tekrar tekrar teşekkürler o nesillere, önderlerine, velhasıl hepsine.
Cumhuriyet Bayramı hepimize kutlu olsun.
|