Sevgili Hüseyin Ağbi, Bu sene Kahvederesi Yaylası’ndaki kısa konuşmamızda size ve yanınızdaki arkadaşlarınıza şunu söylemiştim… Ben PESSS ettim 🙁 Bir genç olarak bu sözü söylemek benim için de zordu ama söyledim.. Nedenlerini sayarım ileriki satırlarda. ..Sizin de birazcık özetlemiş olduğunuz yazınızda SOS sinyallerinden bahsediyorsunuz .Hangi birini sayalım ki? Yeni Dünya şartlarına uygunluk….El yordamıyla yapılanlar diyerek çok çok önemli konuya parmak basıyorsunuz… Aklımdakileri sıralamaya koymadan yazıyorum kusuruma bakmayın… 1- Belediye den yada devletten bir şey beklemekle işler olmuyor.Bananecilik ile hiç olmuyor.Almanya’da yanlış bir şey yapılsa VATANDAŞ yetkileri arayıp şikayet edebiliyor.Karacasu’da insanlar YANLIŞA bu şekilde MEDENİCE bir uyarıda dahi bulunamıyorlar.Ayrıca size buradan teşekkür etmek isterim CESURCA çok çok önemli bir yaraya PARMAK bastınız…Kahvederesi yukarısındaki ORMANLARDA şişeler atılmış durumda ve buna ses çıkaran yok. Üzüntü verici bir durum.Bence ORASI piknik alanı olmamalı…Olmaz..Eski yöneticiler her, kimlerse yanlış yapmışlar…Öyle her yer PİKNİK, yok KEBAP, Çöp şiş alanı olur mu? İşimiz gücümüz yemek icmek. O L M A Z ! ! ! Eskisi yenisi…Hatalı -hatasız..Hatayı kim yaptıysa yapmış, olan olmuş… KARACASU’YU seven , yöneticilik KOLTUĞUNDA oturan kişiler derhal bu duruma bir çözüm bulmalılardır.TV vericisinin altındaki EVİN BAHÇESİ ise içler acısıdır…Şişeler , torbalar, kartonlar… Yarabbim o ne vahim durumdur ki gidenler lütfen bir baksınlar. 2- YAYLA TURİZMİ konusuna katılmıyorum. Para için bu güzellikler feda edilmemeli…2-3 Yıldır ŞEHİRLERİN akını ile Kahvederesi’nin hali ortadadır…Arabalar, gelen gidenlerin kirlettiği , doğayı değerlendiremediklerini , sadece kahvede OKEY oynadıklarını görüyoruz.O profumuzun yaptığı gibi geçirseler ayakkabılarını da KARINCALI’NIN tepesine çıksalar keşke…Ah nerde…Herkes yeme içme derdinde…Bol bol da hareketsizlikten kilo alıyor TÜRK HALKI…Bu yerler bakir kalmalı bence ve İKLİM de bahsedildiği kadar güzelse ben de buna katılıyorum ve ATALARIMIZIN iç güdüyle değil de baya AKILLICA secim yapabildiklerini düşünüyorum…Eski insanlar şimdiki insanlar gibi İKLİMDEN ,yiyecekten ve spordan anlamayan insanlar değiller de…Aksine ÇOK çok kültürlü , her açıdan bilgili insanlardı.Bu devirde at izi it izine karışmıştır,ayırabilen de yoktur…Bu iki izi birbirinden ayırabilene USTA derler.
ü Karacasu Yayları için PROJE yapılmalı fikrinize katılıyorum, alanını da ilerletiyorum…TAAA Hacı Ahmed Yaylası’na kadar genişletiyorum.Yuva Yaylası…Annem, çocukluğundan anlatırken HACI AHMED YAYLASİ der, YÜĞ YAYLASİ der..Allah Allah dedim oralara gittim de oradan AFRODİSYAS VADİSİ , Dandalaz Vadisi bir başka güzel görünür ki zaten eskiden de insanlar orada medeniyet kurmuşlar…Bir de şu dikkatimi çekti burada paylaşmadan edemeyeceğim…Eski yayla evlerinden birkaçı KARACASU’ ya bakmıyor da Karıncalı’ya bakıyor..Şaşırdım kaldım..Meğersem DOĞAYA bakan evler de yapmışlar…Yani kültür çok derin…Bizim anlayamayacağımız bir şekilde…Yani kim ilerde kendimize sormak lazım…Biz mi ? Eskiler mi? Yaylasını koruyan onlar mı biz mi? Gerçekçi düşünerek ATALARIMIZIN hakkını yememeliyiz. Geleceğe yani bizlere çok değerli miraslar bırakmışlar. Ya bizler ne bırakacağız ? Karacasu dışında çok çalıştım da , çalışma hayatı bana engel oldu….Evet çok iyi bir gerekçe… KÜR yeri olarak KARACASU YAYLARINI düşünüyorum..Bu ZENGİNLİKTE BÜYÜK PROJE yapılabilir. Paradan ziyade bu şekilde düşünmek hem KARACASU’YU BAKİR bırakır…Doku korunur. Şayet DOKUNUN KORUNMASI garanti altına alınacaksa YAYLA TURİZMİ projesi de uygundur.. YAYLALAR hakkında olumsuz gelişmeler devam etmektedir…Yaylalar nasıl kurtulur, geleceğe MİRAS olarak bırakılır? Bu konuda KAFA YORMAK, tartışmak lazım evvela… Kafa yormadan, dünyada böyle yerler nasıl korunmuş ARAŞTIRILMADAN , aceleye getirebilecek her çalışma, her Proje , EL YORDAMIYLA İS YAPMAKTIR. Aceleci olmadan ÇOK YÖNLÜ , DOKU KORUNARAK yapılacak projeler geliştirilmeli… Vatandaşlarımıza , bizlere düşen görevler de çok basit..Birbirilerimizi UYARABİLMELİYİZ… Bu MEDENİ davranış biçimleri bizlere küçüklük vermez aksine bizleri yüceltir. Annen de olsa hata yapan, baban da olsa, komşunda olsa UYARMAk en temel insanlık hakkımızdır.
Sevgili Hüseyin Bey, nerde kalmıştık?
MEDENİCE uyarı yapabilmeliyiz…Kardeşim, arkadaşım,komşum, gelen misafirim, eşim yoldaşım, büyüğüm , amcam , teyzem , büyükannem, büyük babam , her neyse, her nasılsa birbirimize güzellikle uyarılarda bulunabilmeliyiz. Bu ev yüksek olmuş, beton yığını olmuş yaylarımızın görüntüsünü bozuyor…burası şehir değil, apartmanlara ihtiyacımız yok….gibilerinden küçük uyarılarda bulunmanın sanırım bir sakıncası olmaz. Sevgili Hüseyin Agbi…YAYLALAR yazınıza yazacak çok şeyler var…Arkadaşlar da yazsınlar da bizler de bunlardan sonra yine yeni UZUN VADELİ fikirler üretelim..Konuşalım yazalım..Yunus’un dediği gibi sevelim,sevilelim , bu dünya kimseye kalmaz. Ayhan ÇOLAK kardeşim, sayfadan okuduğum kadarıyla bu konuları kafayı yoruyor.Düşünüyor, fikir alışverişi yapmak istiyor…ne güzel…Şimdilik bu kadar , Memleketime kar yağmaya başlamış…Ne güzel… Havayı, Kar’ı değerlendirmek lazım diyerek sizlerin güzel bir kıs mevsimi geçirmenizi dilerim gönülden.
A.Aytaç , Hamburg |