Bundan sekiz yıl önce, 2007’de www.uzumunkurusu.com isimli sitemizi kurduk. Aradan sekiz yılı geçen bir zaman geçti. Bugüne kadar dostlarımızın yazdığı, bizim yazdığımız yazıları, haberleri, Karacasu ile ilgili her şeyi 780.000 kişi okudu. 2015’te 10 ayda 150.000 defa açıldık, okunduk. Hele Ekim 2015’te bütün aylık okunma rekorlarını kırarak 19.000 defa okunduk. Sevindik. Sitemizi kurmadan önce böyle bir siteyi Karacasu Vakfı çatısı altında kurmayı önermiş ve Vakıf adına bir sitenin kurulmasını da sağlamıştık. Vakfın olanakları, birikimleri, dostları… bu tür bir siteyi çok daha çabuk geliştirir diye düşünmüştük. Amma olmadı. O site bizim düşündüğümüz biçimde ve içerikte gelişemedi. Oysa bir Karacasulu olarak Karacasu’ya dair pek çok projelerim, hayallerim vardı. Karacasu Lisesinde 29 yıl çalışmıştım. Binlerce öğrencinin önüne çıkmıştım. Öğrencilerim; giysimden tutun, oturuşumdan kalkışıma, bidiklerimin ne olup olmadığına, sevgime, öfkeme kadar her şeyimi biliyorlardı. Amma artık onlar çevremde yoktular. Dershaneler yoktu. Emeklilik denilen uzun ince yolun içinde yürüyüp gidiyorduk. “İNSAN İŞE YARAMALI.” cümlesini Karacasu Lisesi labaratuvarını süpüren genç bir öğretmenimizden duymuştum. Gençti fakat farkındaydı. İnsan işe yaramalıydı. Üretmeliydi. Bizim sitemizi kurarken dürtülerimizden birisi de bu olmuştur. Boş geçen günlerin içinde savrulup durmaktansa, yapabileceklerimizi yapmaya devam ederek hem işe yarayabilirdik hem de o binlerce öğrencimizle, kasabamızı terketmek zorunda kalmış Karacasulularla iletişim kurabilirdik. Yine Vakıf çalışmaları içinde; Karacasuluların katıldığı yemekli, kalabalık toplantılarda hemen fark ettim ki Karacasu dışında çocukluğunun sokaklarını, arkadaşlarını, terk ettikleri evlerini çok hüzünlü, çok arzulu bir şekilde özleyen Karacasulular vardı. Mesela evlerini satmışlar ve Karacasu’ya sırf bu yüzden bir daha dönememişler. O zamanları acaba Vakıf aracılığıyla bir Karacasu evi yapsak da bu hemşehrilerimizi bu evlerde bir haftalığına on beş günlüğüne Karacasu’da yaşatsak diye düşünmüştüm. Acaba İzmir’de, İstanbul’da, Ankara’da velhasıl Türkiye’nin her yerinde yaşayan Karacasuluları mesleklerini ve telefonlarını listeleyen bir kitapta toplasak diye düşünmüştüm. Bunları çeşitli ortamlarda anlatıp dursam da hiçbir netice alamadım. Mesela sadece içteki ve dıştaki Karacasululara ve Karacasu dostlarına hitabeden bir KARACASU DERGİSİ çıkaralım, diye düşündüm. Hatta bunu Vakıf çatısı altında biraz da başarır gibi olduk. Şimdilerde ise o dergi bile çıkmıyor artık. KARACASU’YU YÖNETEN TOPLUM ÖNDERLERİ ne yazık ki Karacasu dışında bulunan ve yetişmiş binlerce insandan oluşan bu ÖTEKİ KARACASU’YU bilseler de İÇSELLEŞTİREMEMİŞLERDİR. Onlarla doğrudan ve yürekten bir bağ kuramamışlardır.Bu potansiyel ile bu kasaba arasında güçlü, kesintisiz bir iletişim kuramamışlardır.Nitekim bunu çok iyi kavramış olan zamanın Vakıf kurucularının Vakfı kurma sebeplerinden en önemlisi budur. Ne yazık ki bugün de KARACASU’NUN EN ÖNEMLİ SORUNU OLARAK BU SORUN HÂLÂ DEVAM ETMEKTEDİR. Sanılmıştır ki 600 nüfuslu bir Karacasu vardır bu coğrafyada. Gerçek Karacasu, Karacasu halkı ile birlikte yurt ve dünya sathına yayılmış diğer Karacasululardan oluşur. Bu sınırları belirsiz coğrafyada yaşayan tüm Karacasulular ve Karacasu’yu sevenler Karacasu’nun gerçek gücünü, verimliliğini, yaratıcılığını temsil ederler. Sayfalar dolusu yazabilirim bu konuda. Şikâyetlerim vardır, tebriklerim vardır, hayal kırıklıklarım vardır. Bornova’daki pideciyi, Gıda Çarşısındaki tüccarı, Hatay’daki hemşerini, Beşiktaş’daki doktorunu, Aydın’daki esnafını, Kayseri’deki subayını, 20 profesörünü, yazarını çizerini, kasabanın yakın tarihini, kasabanın uzak tarihini, bunlardan oluşan bileşenleri kucaklayamamışsak, birleştirememişsek neyi başarabilirdik ki… Bunun için önce iletişim gerekliydi bu ve buna benzer konuların hepsi için. UZUMUNKURUSU.COM tam da böyle bir istekle yola çıktı. İletişim kurmayı ve Karacasu aidiyetini pekiştirmeyi istedi. Fikir ve kültür ortamı oluşturmayı düşündü. Bu cümleden olarak onlarca yazıyı çoğunlukla ben ve bazı kereler de sizler yazdınız. Bana fotoğraflar, yazılar, belgeler gönderdiniz. Kurulduğundan beri 780.000 kez sitemizi açtınız ve “Bakalım memlekette neler olmuş, ne gibi bir yazı yazılmış?” dediniz. Böylelikle niyetimizin samimiyetine katıldınız. 8 yılın sonunda özel bir site yarattınız. Beni bugünlerde çok mutlu eden bir olay yaşadım. Sözü yine bu noktaya getireceğim. Şimdi yaşadığımı anlatayım: “ Geçen hafta, gece, telefonum çaldı. Açtım, karşımdaki Mustafa Dilek’ti. Kayseri’den arıyordu. Hâl hatır sormalardan sonra Mustafa: ‘Hocam bizim Yüsel Kasapoğlu’nun evindeyim. Kızı bugün okulda okudukları kitapta uzumunkurusu.com sitesinden bahseden bir yazı ile karşılaşmış. Öğretmenine, öğretmenim ben bu yazıdaki öğretmeni tanıyorum.’ demiş. Öğretmenini inandıramayınca: ‘Öğretmenim, o benim babamın öğretmeni.’ diye ısrar etmiş. Akşam eve gelen küçük kızımız olanları bize anlatınca biz de kitabı açtık sizden bahseden bölümü heyecanla okuduk. Siz bunu biliyor musunuz? diye bana soruyordu.” Heyecanlandım. Bana WhatsApp’tan kitabın o sayfasının fotoğrafını hemen gönder, dedim. İki dakika sonra fotoğraflar geldi. Açtım, baktım SOSYAL BİLGİLER ORTA II.SINIF KİTABINDA www.uzumunkurusu. Com sitesinin başarılı iletişime örnek teşkil eden bir site olduğundan söz ediyordu. Millî Eğitim Bakanlığının bir ders kitabında iletişim örneği olarak gösteriliyordu www.uzumunkusu.com. Bıraktığımız yerden söze devam edelim. İLETİŞİM GEREKLİ diyerek www.uzumunkurusu.com’u kurmuştuk. Sayfalarımızı okuyanlar, yazı gönderenler, haber gönderenler, düşüncelerini yazanlar velhasıl hep birlikte başarmıştık. WWW.UZUMUNKURUSU.COM Millî Eğiitim Bakanlığına ait bir ders kitabında yüzbinlerce çocuğumuza iletişim örneği olarak gösteriliyordu. Çocuklarımız sitemizin ismini, Karacasuyumuzun ismini okuyorlardı artık. Duygulandım tabii ki…Sevindim de çocuksu biçimde. Bunu paylaşmak istedim sizinle. Çocuksu sevincimi hoş görmenizi diliyorum. Sizleri öpüyorum. Bütün Karacasuluların İŞLERİNE,EŞLERİNE, AŞLARINA SADIK OLDUKLARINA İNANIYORUM. ÇALIŞKAN, AĞIRBAŞLI, DİKKATLİ OLDUKLARINA İNANIYORUM. Bu duygularla sizlere imreniyorum, sizleri özlüyorum. (Kitaptaki metin aynen şöyledir.) “Sizlere anlanlatacağım ikinci örnek bir internet sitesiyle ilgili. Bu site Aydın’ın Karacasu ilçesinde ya- şayan Türkçe Öğretmeni Hüseyin Kuruüzüm tarafından kurulmuş. Hüseyin Öğretmen sitesinde Ka-racasu’yu tanıtıcı yazı ve resimlerin yanı sıra kend i yazılarına da yer veriyor. Ayrıca sitenin haberler bölümünde ilçedeki günlük gelişmeleri aktarıyor. Hüseyin Öğretmen’in sitesini ziyaret edenler genellikle ilçe dışındaki Karacasululardan oluşuyor. Bu kişiler yazıları ve haberleri okumakla kalmıyor, sitenin ziyaretçi defterine kend i duygu ve düşüncelerini yazıyorlar. Böylece hem birbirleriyle hem de Hüseyin Öğretmen ile etkileşim içine giriyorlar. Bu ziyaretçilerden biri olan Ali Aytaç şunları söylüyor: “Ne zaman bilgisayarın başına geçsem öncelikle sizin sitenizi açıyorum. Tahmin ediyorum ki Karacasu’da doğup büyümüş pek çok kişi de aynı şeyi yapıyor. Sitenizin her sayfasında geçmişimi,anılarımı buluyorum. Her fotoğrafta acaba ailemden, akrabalarımdan, tanıdıklarımdan biri var mı diye bakıyorum. İnsanların birbirini sıcacık duygularla sımsıkı kucaklayabilecekleri bir site kurduğunuz için size teşekkür ederim. ” Sibel Yıldız ise Hüseyin Öğretmen’e, “Hazırladığınız siteyi çok beğendiğimi dile getirmek istiyorum.KARACASULULARI BİR ARAYA GETİRDİĞİNİZ İÇİN SİZİ size teşekkür ediyorum di ye sesl eniy or. Siteyi düzenli olarak ziyaret edenlerden Oğuz Uysal da duy- gularını şu sözlerle ifade ediyor: “Karacasu’yu anlattığınız yazıyı büyük bir seviçle ve heyecanla okudum. Hüzünlendim. Kaleminize yüreğinize sağlık. Saygı ve hürmetle ellerinizden öper, selam lar sunarım.” ?–Hüseyin Öğretmen ’in çalışmasına benz er bir çalışmayı başka hangi kitle iletişim araçlarıyla ve nasıl yapabilirsiniz? NOT: Sosyal Bilgiler II, sayfa 18, Tuna Matbabası yayını, MEB ders kitabı | |