1955’lerde Karacasu Aydın’ın ta ötelerinde bir masal kasabası gibi yaşar giderken akşam oldu mu ürpertici bir karanlığın içinde kaybolur giderdi. Şimdiki gibi geceleri bize göz kırpan onlarca köy yoktu o zamanları.
Sokaklar belediyenin sokak başlarına astığı gaz fenerleri ile aydınlatılırdı. Belediye görevlisi gün kararırken bu fenerlerin hepsini bir bir yakardı. Geceleri Arnavut kaldırımlı sokaklarda ellerindeki gemici fenerleriyle misafirliğe giden veya misafirlikten dönen ailelere rastlardınız. O gemici fenerleri karanlığın içinde kayar giderlerken taş duvarlı evlere insan gölgeleri düşerdi. Daha kenar mahallelerde ise sokak feneri yoksa çıraları meşale gibi ellerinde taşıyarak karanlığı delen insanlara rastlardınız.
Karacasu bu kaderinden Karacasu’ya elektriğin gelmesiyle kurtuldu. O yıllarda ben 7-8 yaşlarında idim. Elektrik gelmemişti; ama elektrik direkleri şimdiki hastanenin önünde kalıplar içine beton ile dökülüyordu. Karacasu içinde bazı sokaklarda hâlâ bu direkler durur. Ben o direkleri görünce bayram şenliklerine giderken annemin elini sıkı sıkıya tutuşumu ve direkleri döken yabancı adamları merakla izleyişimi hatırlarım.
Elektrik gelmemişti; ama bilinmeyen yeni bir dünyanın bütün dedikodusunu getirmişti. Ev kadınlarının bazısı, ıslak elle dokunulursa insan ölüverirmiş deyip ben elektrik gelirse evimize elektrik aldırmayacağım derlerdi. Hatta bazı büyüklerimiz elektriği Dandalas’ta üreteceğiz de bu mereti yokuş yukarı nasıl çıkaracağız deyivermişlerdi.
Şaka bir yana sözüm ana sayfaya koyduğum fotoğraflarla ilgili. Karacasu elektriği yokuş yukarı çıkarmayı başardı. Buruk Bent’ten aldığı suyu kuzeye doğru belli bir kodda götürüp 25 metre yükseklikten düşürerek fotoğrafta gördüğünüz binada yine fotoğrafta gördüğünüz türbinleri döndürerek elektrik üretmeyi başarabildi. Bu küçük hidroelektrik santrali Karacasu’nun bütün ihtiyacını bir zaman karşıladı.
Ne zamanki bütün Türkiye bütünleşmiş bir elektrik sistemi içine alındı o zamandan sonra bu santral kapatıldı. Kaderine terk edildi. Ama bugün anlayışlar yine değişti. Her türlü enerji kaynağı değerlendirilmeye çalışılıyor ve özel kuruluşlara veya diğer çeşitli şirketlere elektrik üretim izni veriliyor. Bu anlayışla olacak hemen yakınımızda AKFEN GRUBU Akçay üzerinde bir özel hidroelektrik santrali kurdu. Üretime geçti. Yine Başaran yakınında bir başka şirket bir başka hidroelektrik santralini kurdu ve üretime geçti.
Bir size sunduğum fotoğraflara bakıp bir de yeni yapılan bu santrallerin haberlerini duyup düşünüyorum, Karacasu ne yapabilir diye.
Zaman Karacasu’nun ne yaptığının ve bugün ne yapabileceğinin yanıtını zaten veriyor. Yeter ki yasalar ve yönetmelikler izin versin diyorum kendi kendime. Su hazır. Eskiden uygulanmış bir projenin bütün kalanları hâlâ ayakta. Karacasu insanı Belediyesi’nin öncülüğünde böyle bir santral kurmadan önce Buruk Bent Suyu haklarının korunmasıyla ilgili her türlü önlemi almalıdır.
Bu konuların teknik bilgilerine sahip olmasam da iyi niyetle bir konuya bu yazımla ve fotoğraflarımla dikkatinizi çekmeye çalıştım. Gerisi bütün Karacasululara kalıyor. Düşünerek ve yaparak zenginleşmek hepimize düşüyor.
Saygılarımla.
Ana sayfadaki fotoğraflar Dandalas’taki 1955’lerin hidroelektrik santraline aittir.