SÖZ MİLLETİN
Her günkü gibi gazetemi almak için sabahleyin sokağa çıktım. Saat 8.45 sıraları. Sokaktaki farklılık hemen dikkati çekiyor. Bütün balkonlar Türk bayraklarıyla süslenmiş. Mahallemizin manavı, berberi, ekmekçisi… dükkânlarını hep bayrağımızla süslemişler. Evler, dükkânlar… kırmızı beyaz gelinliklerini giymişler.
Güneş sanki bu bayrak asma yarışına katılırcasına kaç gündür bizden esirgediği yüzünü bütün sıcaklığıyla gösteriyor bu sabah.
Hani çocukluğumuzda ağzımızdan hiç eksilmeyen şiir vardı ya
Sanki her tarafta var bir düğün.
Çünkü, en şerefli en mutlu gün.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.
diye ağzımızı yaya yaya çocuksu bir coşkuyla okurduk ya o günlerin bir devamıydı bugün. 23 Nisan’dı.
Kendimi bu bayram havasına kaptırıveriyorum, kendimi tutamıyorum. O erişilmez şiirin altın sözcüklerine kapılıyorum:
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
dizelerini art arda okuyorum. Ve de doyamayıp:
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
Yurda ay yıldızın ışığı yeter.
dizelerini de okumadan edemiyorum. Keyifleniyorum.