0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

0542 597 01 45

kuruuzum1947@hotmail.com

1933’te Karacasu’da Cumhuriyet Bayramı

1933’te Karacassu’da Cumhuriyet Bayramı Osmanlı Devleti’nin toprakları Balkan Savaşı, Trablusgarp Savaşı ve 1. Dünya Savaşı sonrasında işgal edilmiş; Sevr Anlaşması ile galip devletler tarafından Anadolu dahi paylaşılmıştı. Kurtuluş Savaşı’yla Anadolu düşmanlardan kurtarılmış ve yeni Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuştu. “Yeni Türkiye Cumhuriyeti devleti, değiştirmek istediği anlayışlarla, modern, çağın ileri devletlerinden de ileride bir düzen kurmak istiyordu. Çünkü savaşlar sonunda harap olmuş; yolu, okulu, fabrikası… olmayan bir ülkenin varlığını sürdüremeyeceği düşünülüyordu. Cumhuriyet’in ilk on yılı yeni yöneticilerin yeni bir toplum oluşturmak için sürdürdüğü gayretlerle geçmişti. Uzun süren savaşlar nedeniyle harap olmuş, kaynakları kurutulmuş, nüfusu azalmış yokluklar içindeki Türkiye ile 1933’te hukuk ve eğitim sistemini, teknolojisini, sanayisini, tarımını ve ticaretini … geliştiren Türkiye arasında büyük fark vardı. On yılda yeni rejimin temel felsefesinin yerleşmesi, halk tarafından benimsenmesi, sistemin sorunsuz işlemesi konularında hayli mesafe alınmıştı. Buna rağmen Atatürk’e göre bu yapılanlar asla yeterli değildi. Onuncu Yıl Nutku’nda Atatürk: “Yurdumuzu dünyanın en mamur ve medeni milletler seviyesine çıkaracağız.” sözleriyle Türk inkılabının çağdaşlaşmaya yönelik hedefini gösteriyordu. Onuncu Yıl Marşı’nda da nüfusun on yılda on beş milyona varması ve ülkenin dört bir yanının demir ağlarla örülmesi övünülerek anlatılıyordu. Yoğun çabalarla geçen ve bir varoluş mücadelesinin verildiği bu kritik dönemin sonunda “Cumhuriyet’in Onuncu Yılının” görülmemiş güzellikte ve coşkulu kutlanması ona çok farklı ve özel bir anlam kazandıracaktı.” !0.Yıl Kutlamalarının ana esprisi buydu. Bu kutlamalar için bir kanun çıkarılmış; başkentten en ücra köye kadar bu kutlamaların gerçekleştirilmesi ve Yeni Cumhuriyet sevincinin, 10 yılda elde edilen başarılara duyulan güvenin sergilenmesi istenmişti. Bu bağlamda Aydın’da bir kutlama komitesi kurulmuş, Aydın’ın her ilçesinde bu komitenin devamı olan heyetler oluşturulmuştu. Karacasu’da kutlamaların nasıl yapıldığına dair bütün ayrıntıları açıklayan bilgilerimiz ve o zamanlar Karacasu’da kurulan kutlama komitesi hakkında bir belgemiz yoktur. Ancak TEK PARTİ DÖNEMİNDE AYDIN’DA CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMALARI isimli kitapta Karacasu’ya en yakın yer olan Başaran ve Pirlibey’deki kutlamaların ayrıntıları verilir. Çiftlik (Başaran) köyünde ise kutlamalar şöyle olmuştu: “Aydın’ın en kalabalık ve güzel köyü olan Kuyucak(Karacasu) kazasına bağlı Çiftlik köyü(Başaran) bayrama sıkı bir şekilde hazırlanmıştı. Köy gençleri bayramda oynayacakları piyesi çalışıyorken bütün köy halkı 10. Yıl Marşı’nı hep bir ağızdan söyleyebilmek için her gün toplanıp prova yapıyordu. Köylüler evlerini içten ve dıştan badana ediyorlar ve Cumhuriyet Meydanı’nın etrafını duvarla çevirip bayrama yetiştirilmesi için uğraşıyorlardı. Muhtar Muharrem Bey geceli gündüzlü çalışmasının sonunda köy ideal bir Cumhuriyet köyü hâline gelmişti. Kooperatif Başkanı Mehmet Şükrü, Necip, Habip Arif, Ali Rıza ve Murtaza Veli Efendiler ile Fen Memuru Kazım Bey, köyde bayramın çok canlı ve güzel geçmesi için yardım ve ilgilerini esirgemiyorlardı. Köylüler bayramın gelmesini büyük bir heyecan içinde beklemişler ve bayramlarını kutlamışlardı.” Karacasu’nun hemen yakınında bulunan ve o zamanlarda Karacasu’nun köyü olan Başaran’da kutlamalar böyle olmuş. Peki, Karacasu’da neler oldu? Bayram kutlamalarının Aydın, Nazilli gibi yerleşim yerlerindeki kutlanış biçimleriyle ile ilgili bilgilerimize ve bu konuyla ilgili kaynaklarda bulunan bayram kutlama yönetmeliklerine, bir de bizim dinlediklerimize dayanarak şunlar olmuştur diyebiliriz: Karacasu’da kurulan 10. Yıl Kutlama Komitesi çok öncelerden toplanarak ilçe merkezinde ve köylerinde yapılacak çalışmaları, gerçekleştirilecek etkinlikleri ve görevlilerin görevlerini konuşmuş ve karara bağlamıştır. Bütün kasabanın bayraklarla donatılması, fener alayının oluşturulması, okullarda piyeslerin hazırlanması, Cumhuriyet hakkında konferansların verilmesi, on yıl içinde Cumhuriyet yönetiminin ülkemize kazandırdıklarının grafiklerle gösterilmesi, halk kürsüsünün kurulması, Halkevinde etkinlikler gerçekleştirilmesi, Cumhuriyet’le ilgili afişlerin hazırlanması, asılması, yerelle ilgili bir gösteri olan deve gösterisi, arapların gösterisi, Karacaören davulu ve zurnasının Cumhuriyet Meydanı’na getirilmesi, havai fişek gösterisi, Cumhuriyet Meydanı’na meydan ateşi yakılması, halk oyunlarının oynanması, İstiklal Marşı’nın ve 10. Yıl Marşı’nın bütün halk tarafından söylenmesi bu etkinliklerden bazılarıdır denilebilir. Nitekim dinlediklerimiz de şöyledir: Devlet kurumlarının bu bayrama ne kadar önem verdikleri kasabada herkesçe bilinir. Aylar öncesinden hazırlıklar Karacasu’da başlamış; hangi kurum ve hangi kişilerin neler yapacağı önceden kararlaştırılmıştı. O gün kasabanın postane önündeki Köprübaşı’na Bir Cumhuriyet tak’ı yapılmış üzeri defnelerle sarılmış, tak üstüne Atatürk fotoğrafı ve Türk bayrakları konmuştu. Dükkânlar, resmî daireler ve okullar duvar duvar bayraklarla donatılmıştı. 29 Ekim 1933 günü bayram için Karacasu halkının hemen hemen tamamı Hükümet binasının önündeki Cumhuriyet Alanı’nda toplanmıştı. Kaymakam, Belediye başkanı, okul öğrencileri, öğretmenleri, bütün devlet memurları, çevre köylerden gelen halk ile Karacasu halkının tümü oradaydı. Meydanın tam ortasına bir halk kürsüsü kurulmuştu. Önce Belediye Başkanı Ali Vehbi Tuncer ardından Kaymakam Mefahir Behlülgil Halk Kürsüsünde birer konuşma yaptılar. Aynı kürsüde öğrenciler şiirler okudular. Sonra halk oyunları oynandı. Kaymakam ve Belediye Başkanı Ankara’ya gönderilmek üzere Cumhuriyet Alanı’ndan aldıkları toprağı özel bir keseye doldurdular. Kesenin ağzını mühürlendi. Bu toprağı Büyük Türk milleti büyük gazisine maddi kıymetlerle bağlılığını göstermek imkânı olmadığını anladığı için milletin gözyaşı alın teri ve şehit kanı ile yoğrulmuş ana toprağından bir avuç bir armağan ve bir hatıra olarak verecekti. Bütün ilçelerden alınan topraklar gibi Karacasu’dan alınan Karacasu toprağı da Aydın’a gönderilecekti. Resmîgeçit yapıldı. Kutlamalardan sonra halk, öğrenciler ve protokol dağıldı. O gün kahvelerde Cumhuriyet Yönetiminin ülkeye kazandırdıkları konusunda konferanslar verildi. Bu mutlu günün gecesinde sokaklardaki fenerler Belediyece daha bir ihtimamla yakıldı, DUA ve CUMAÖNÜ Meydanlarına yeni fenerler asıldı. Gece etkinlikleri, Karşıyaka’dan bir yürüyüşle başladı. Bütün gün boyunca seyirlik gösterilerden olan deve gösterisi için deve hazırlandı. Deveyi yol boyunca koruyacak olan Araplar hazırlandı. Uzun, beyaz donları, beyaz gömlekleri üstlerindeydi. Hepsi yüzlerini ve ellerini kömür ezerek elde ettikleri tozla boyadılar. Tanınmaz oldular. Cuma Önü zaten gaz fenerleriyle her günkünden daha bir aydınlatılmıştı ve erkekler kahvelerin önünde; kadınlar ve genç kızlar duvar kıyısında toplanmışlardı. Karacaören davulu, zurnası çalıyordu. Zeybek havaları, Dağ Başını Duman Almış Marşı, İzmir’in Kavakları Türküsü ve daha nicelerini çalındı. Kaymakam, Belediye Başkanı ve diğer ileri gelenler Çarşıyaka’dan, Deve’nin hazırlandığı Osman Altınçöp (Kâmil Osman)evinin bahçesine geldiler. Deve hazırlayıcısı Kâmil Osman’ı, (FOTO)diğer görevlileri, arapları kutladılar. Ve kasaba ileri gelenleri en önde, arkasında deve ve araplar Cuma Önü Meydanı’na geldiler. Ortalık birden hareketlendi. Ellerindeki kargıları Arnavut döşemesine sürterek koşuşturan araplar konvoyun gideceği yolu açıyordu Belli bir düzene geçilerek en öne deve grubu, onu koruyan Araplar, arkasında Karacaören davulu, zurnası, arkasında erkekler, arkasında kadınlar, kızlar olmak üzere Karşıyaka eski köprüsünden geçilerek bugünkü Merkez İlkokulu önüne gelindi. Davul zurna sustu. Deve durdu. Araplar durdu, halk durdu. Kaymakam ve Belediye Başkanı Çarşıyaka’dan gelen ve Karşıyaka konvoyunu karşılayan halkı selamladılar. Bu sefer Çarşıyaka’dan katılanlarla, Belediye Başkan’ıyla, Kaymakam’ıyla, devlet memurlarıyla birlikte büyük bir konvoy 10. Yıl Marşı’nı söyleyerek bugünkü Park Kahvesi’in olduğu yere, Dua Meydanı’na geldiler. Eczacı Rıza dükkânı önünden Hastane ’ye doğru yöneldiler. Yol boyunca Araplar devenin geçişini kolaylaştırdılar. Araplar, ara sıra girdikleri tatlıcı dükkânlarından, para vermeden, tatlılar yediler. Deve salına salına giderken, devenin üstündeki küçük çocuk bir eliyle devenin çanını sallıyor, bir eliyle de düşmemek için tutunmaya çalışıyordu. Kortejin tümü hep bir ağızdan Dağ Başını Duman Almış Marşı’nı, 10 Yıl Marşı’nı söylüyordu. Sonra da “İzmir’in Kavakları Dökülür Yaprakları Bize de Çakıcı Derler Yar Fidan Boylum Yakarız Konakları” türküsünü söylerken bütün konvoy coşuyordu. Şimdiki Postane önünde Eski Köprü’yü geçen halk Cumhuriyet Meydanı’na geldi. Meydanın tam da ortasında meydan ateşi yanıyordu. Etrafa bidonların içine kül ve gaz karıştırılarak yapılan büyük meşaleler yerleştirilmişti. Köylerden gelenler meydanı daha kalabalık bir hâle getirmişti. Davul ve zurna coşmuştu, halk coşmuştu. İstiklal Marşı bütün kalplerin ortak sesini duyurdu herkese. KORKMA SÖNMEZ BU ŞAFAKLARDA YÜZEN AL SANCAK ifadesi gerçek olmuş, bu milletin makûs talihi dönmüştü artık. Sıra 10 yılda elde edilen güven ve başarı duygusunun anlatımına gelmişti. 10. Yıl Marşı, İstiklal Marşı’nın hemen bitiminden başlayarak kadın erkek, köylü kasabalı, çoluk çocuk herkes tarafından coşkuyla bir daha söylenmişti. “ Çıktık açık alınla on yılda her savaştan. On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan, Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan! Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” diye hançerelerini yırtarak söylenen bu marşla insanlarımız 40 yıldır aralıksız süren savaşlardan sonra anayurtta bir taşı taş üzerine koymanın, fabrikalar, okullar açmanın, yollar yapmanın keyfiyle geleceğin daha zengin ve mutlu olacağının inancını ve güvencini dile getiriyorlardı Kaymakam ve belediye başkanının kısa konuşmalarından sonra davul ve zurna HARMANDALI’yı çalmaya başladı. Harmandalı efem geliyor, harmandalı efem geliyor, geliyor Bileğinden kanlar akıyor Gümüş bilezikli mavzerin namlusu şimşekler çakıyor Davul vurdu, zurnanın nefesi dağlara koştu. Namlularda şimşekler çaktı. Kaymakam, Belediye Başkanı sonra isteyen herkes oynamak için meydanı doldurdu. Gece boyunca halk oyunları oynandı. Maytaplar yakıldı, havai fişekler ateşlendi. Cumhuriyet Ve bir halk, kurtuluşundan 10 yıl sonra kendine ve Cumhuriyet’e olan güvencinin şölenini yaşadı. Ertesi gece fener alayı tertiplendi. Okullarda piyesler izlendi. Bu piyesler köylerde de oynandı. Kahvelerde, Cumhuriyet, bir rejim olarak halka anlatıldı. Daha sonraki aylar içinde 10. Yıl Anıtı Karacasu Belediyesi tarafından inşa edildi. “ Günün anısına daha sonra inşa edilen bu anıt Aydın’daki çeşitli ilçe ve köylere inşa (30 tane)edilmiş olan 10.Yıl Anıtlarının en güzeli olan ikisinden biridir. Çünkü o zamanda Karacasu’da bulunan mermer ustaları çok yetenekli idiler. Hatta tarz oluşturabilmişlerdi. Nitekim Umurlu’daki Çayyüzü Şehitliği’nin anıt taşı bu sebeple Karacasulu ustalar tarafından hazırlanmıştı.” Bu anıt, sunduğumuz fotoğrafta gördüğünüz gibi Hükümet Binası’nın hemen önüne inşa edilmişti. Yanında bir havuz vardı. 1958’li yıllara kadar burada kaldı. Fakat hastane binası inşası sırasında söküldü ve bir daha eski yerine monte edilmedi. Kitabenin ana taşını yıllar sonra ben şimdiki kasaba mezarlığının yanındaki çöpler içinde buldum.(Şimdiki Belediye Benzinliğinin arkası) Kaybolmaması için aylarca takip ettim. Bir taraftan da Belediye yetkililerini: “Burada bir tarih var; aman sahip çıkalım.” diye uyardım ve taşın oradan alınarak korunmasını istedim. Nihayet Belediye Başkâtibi Sayın Erdinç Büyükgümüş o taşı oradan aldırdı ve Belediye Mezbahası’ndaki depoda korudu. Ona ne kadar teşekkür etsek azdır. En sonunda Karacasu’da Etnografya Müzesi kurulurken o kitabenin yazılı olduğu anıt ana bloğu müzeye kondu. Artık bu tarihî anıt kaybolmayacaktı. Kitabede: “KARACASU CUM(H)URLUC(Ğ)UN ONUNCU YIL DÖNÜMÜNÜ CANDAN COŞKUNLUKLA BU MEYDANDA KUTLADI” yazmaktadır. Ortadan açılmış bir kitabın iki sayfası içine yazılmış ifade bir taraftan bir anıyı hatırlatırken, kitapla bilim; altı ok işaretiyle de Devrimler sembolize edilir. Kitabenin üç yüzünde ayrıca “10” sayısı vardır. Bu sayı Cumhuriyetin 10. Yılını hatırlatmaktadır. Gönlümüz, geçmişin anılarının hatırlanması için anıtın birebir tekrar inşa edilmesini ister ve yine gönlümüz Atatürk’ün 29 Ekim 1933 günü, yani bu bayramın kutlandığı sabah saat 10’da Türk halkına dediği gibi milletimizin bu büyük bayramı: “Ebediyete akıp giden her on senede, daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamasını” ister. Eklenen fotoğrafların üstünü tıklarsanız büyük şeklini görebilirsiniz. 1-KARACASU’DA OSMANLI VE CUMHURİYET DÖNEMİ KİTABELERİ, Hüseyin KURUÜZÜM, s.102-116